Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı
355 TBB Dergisi 2020 (151) Derya ATEŞ borcun ifasına katılmaları borçlunun onayına dayanmalıdır. Özel hu- kuk ilişkileri sebebiyle sözleşmenin kurulmasında menfaati olan ve hukuken dolaylı bir şekilde ilgisi bulunan kimselerin de üçüncü kişi olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu sebeple üçüncü kişiler, borçlunun sorumluluğunun tamamen dışında, kendi girişimiyle ifada bulunan, alacaklı ve borçludan bağımsız tam yabancı kişilerdir. Üçüncü kişi her ne kadar sözleşmenin tarafları dışında yer alsa da davranışları, taraflardan birinin özgürlüklerine, sözleşme ilişkisi hakkındaki düşüncelerine veya sahip olduğu bilgilere zarar verebile- ceğinden, bu kişilerin kurulan hukuki ilişkinin geçerliliğini etkilemesi mümkündür. İrade sakatlıkları yönünden, üçüncü kişinin aldatması kural olarak sözleşmelerin geçerliliğini etkilememekte; üçüncü kişinin sözleşme taraflarından birini sözleşme yapma konusunda davranışı ile yanıltması, bu davranışının kasten yapılmış olması ve sözleşmenin kurulmasına sebep oluşturması, diğer sözleşme tarafının ise aldatmayı bilmesi veya bilmesinin gerekli olması şartlarına bağlıdır. (TBK m. 36) Üçüncü kişinin aldatmasının bilinmesi aslında susma yoluyla aldatma fiiline katkıda bulunulmuş olmasından ve iyiniyet karinesinden kay- naklanmaktadır. (TMK m. 3) Hatanın esaslı olup olmaması değerlen- dirmesi ise ayrıca yapılmaz. Üçüncü kişinin korkutması ise, fiili ya- pan kişiden bağımsız olarak kusurlu ve hukuka aykırı bir haksız fiil oluşturduğundan, üçüncü kişinin aldatmasından farklı ve daha ağır düzenlenmekte; buna göre korkutma durumunda karşı tarafın eylemi bilmesinden veya bilmesi gerekliliğinden bağımsız olarak sözleşme iptal edilebilmektedir. (TBK m. 37) Üçüncü kişinin sözleşme ilişkisi kurulurken taraflardan birini aldatması ya da korkutması dışında, bu kişilerin özgürlüğünü, doğru bilgilendirilmesini ya da o ilişkiye dair fikirlerini etkileyerek de sözleşmenin geçersizliğine sebep olabilmesi mümkündür. Bunun için bu yanlış bilgilendirmeler sonucunda esas- lı bir yanılmanın meydana gelmesine sebep olunmalıdır. (TBK m30) Beyan yanılmasının üçüncü kişi tarafından meydana getirilmesi aynı zamanda üçüncü kişinin hilesini de ortaya koyabilmektedir. Bu duru- mun temelde ve esaslı bir yanılma sayılabilmesi ise, yanılanın yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması, bunun da iş ilişkilerinde geçerli dü- rüstlük kurallarına uygun olması ve karşı tarafça bilinmesine bağlıdır. İrade sakatlıkları yönünden zararın tazmini sözleşme öncesi sorumlu- luk (culpa in contrahendo) ile sözleşme dışı haksız fiil sorumluluğundan
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1