Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı

356 Sözleşme İlişkilerinin Kurulmasında ve Borç İlişkilerinde Üçüncü Kişi doğan hakların yarışmasına göre belirlenir. Üçüncü kişi yönünden ise, fiilinin haksız fiil (TBK m. 49) oluşturması durumunda sözleşme tara- fının üçüncü kişiden menfi zararların tazminini talep imkânı doğar. Bir borcun borçlu tarafından ifa edilmesi sözleşmede kararlaştı- rılmamışsa ya da borcun borçlu tarafından ifası alacaklı için özel bir önem ve fayda sağlamıyorsa borçlu borcu şahsen ifa zorunda değildir. Bu durumda borcun üçüncü kişi tarafından ifası sözleşmenin tarafları- nı, yükümlülüklerini, alacaklı karşısındaki sorumluluklarını değiştir- meyecektir. Borçlunun borcu üçüncü kişi aracılığı ile ifa ettirmesi du- rumunda ise iç ilişki temsil yetkisinden kaynaklanabilir. Üçüncü kişi borçlunun rızası ve iradesi dışında ifada bulunduğunda, ifa kusurlu davranışla imkânsız hale getiriliyor ise üçüncü kişinin borçluya karşı sorumluluğu doğabilecektir. Bu sorumluluk sözleşmeye dayandırı- lamayacağı için vekâletsiz iş görme hükümlerine veya şartlara göre haksız fiil hükümlerine dayandırılır. Üçüncü kişinin ifasının alacaklıyı tatmin etmesi durumunda borç ilişkisi sona ermemekte, alacak hakkı ifayı yapan üçüncü kişiye halefiyet ile kanun gereği geçmektedir. (TBK m. 127) İfa ile yükümlü kişi yönünden genel bir ilke benimsenmekle bir- likte, ifanın kime karşı yapılması gerektiği Türk Borçlar Kanunu’nda özel olarak kaleme alınmamıştır. Bu sebeple kural olarak borçlu yerine üçüncü kişi tarafından ifa mümkün iken, borcun sona ermesi alacaklı- nın tatmin edilmesine bağlıdır. Alacaklı tarafından ifayı kabul ile yet- kilendirilmiş vekil ya da temsilciye yapılan ifa bizzat alacaklıya yapıl- mış olarak kabul edileceğinden vekil ya da temsilci dışında bir üçüncü kişiye ifa ancak alacaklının onayı ya da yetkilendirmesi ile mümkün- dür. Bu tür bir yetkilendirme veya onay bulunmadan üçüncü kişiye yapılan ifa borçluyu borçtan kurtaramaz. Borcun içeriğini ve konusunu oluşturan edimin belirli ya da be- lirlenebilir olması esastır. Belirlenebilir olma, ifa anında zaman, yer ve konu itibariyle objektif olarak belirlenebilmeyi ifade eder. Bu be- lirlemenin taraflardan biri ya da üçüncü bir kişi tarafından yapılması mümkündür. Ancak edimin içeriğini belirleme yetkisinin üçüncü kişi- ye bırakılması durumunda üçüncü kişinin edimi adalet, hakkaniyete ve dürüstlük kurallarına uygun olarak belirlemesi esastır. Bir sözleşme ilişkisi içinde borçlunun alacaklıya karşı üçüncü ki-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1