Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı

367 TBB Dergisi 2020 (151) Nadire ÖZDEMİR ile ilgili yoksunluğa maruz kalan bireyleri veya grupları tanımlamak ve onların bu belirleyiciler dolayısıyla daha kötü sağlık riski altında olduğunu saptamak amacıyla kullanılan bir terim söz konusudur. Ör- neğin evsiz insanlar birtakım sağlık risklerine daha açıktırlar. 29 İkinci olarak, halihazırda zaten birtakım sağlık sorunları olan ve bu yüzden daha fazla sağlık riskine açık bulunan kişileri tanımlamak üzere kul- lanılan “medikal kırılganlık” kavramı da kullanılmaktadır. Örneğin kronik rahatsızlığı bulunan veya depresyon tanısı konmuş bireyler ilaca, bakıma ve diğer hastalıklara karşı daha kırılgandırlar. 30 Bu iki kırılganlık çoğu zaman iç içe geçmiş halde, birbirini etkileyerek bu- lunabilir. 31 Bu iki kırılganlık biçiminin de sadece birtakım grupların özel durumunu dikkate alarak onların savunmasızlığını ortaya koy- ması bakımından dar anlamda kırılganlığa işaret ettiğini söylemek mümkündür. Bu anlamda geniş anlamda kırılganlığın karşılığı olan “evrensel kırılganlık” tanımı karşısında biyoetik alanında kırılganlığı daha dar anlamıyla ele alan “sosyal kırılganlık” ve “medikal kırılgan- lık” yaklaşımlarından bahsedildiği görülmektedir. Catriona MacKenzie, Wendy Rogers ve Susan Dodds da doktrin- deki çeşitli kırılganlık yaklaşımları arasında bir sınıflandırma yapar- lar. Yazarlar, kırılganlık kavramını kaynağına göre içkin (inherent), durumsal (situational) ve patojenik (pathogenic) olarak üçe; hallerine göre ise eğilimsel (dispositional) ve vakasal (occurent) olarak ikiye ayırmaktadırlar. 32 İçkin kırılganlık, bedenlerimizden, ihtiyaçlarımız- dan, başkalarına bağımlılığımızdan, duygusal ve sosyal doğalarımız- dan, kısacası insan olma durumundan kaynaklanan kırılganlıklardır. Bu kırılganlıkların bir kısmı (açlık ve susuzluk gibi) sürekliyken, bir kısmı yaşa, cinsiyete veya sağlık koşuluna bağlı olarak değişkendir. 33 İçkin kırılganlıktan farklı olarak durumsal kırılganlıklar bağlamsaldır ve kişisel, sosyal, siyasi, ekonomik veya çevresel durumlara göre kırıl- ganlık şiddeti artıp azalabilir. 34 Örneğin işsiz kalan bir birey durumsal 29 Rogers, ss. 78-79. 30 Rogers, s. 79. 31 Rogers, s. 79. 32 Mackenzie/Rogers/Dodds, s. 7. Çelik, söz konusu kaynağa yönelik ayrımları iç- kin/kalıtsal, koşulsal, patojenik olarak; hallerine göre ise doğuştan getirilen ve sonradan ortaya çıkan olarak çevirmiştir (Çelik, 2015, s. 81). 33 Mackenzie/Rogers/Dodds, s. 7. 34 Mackenzie/Rogers/Dodds, s. 7.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1