Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı
373 TBB Dergisi 2020 (151) Nadire ÖZDEMİR kırılganlık kavramıyla mümkündür. 61 Ancak bu etik anlayışın daha ziyade ilişkisel özerkliğin temel aldığı etik anlayış olan ihtimam eti- ğiyle daha fazla örtüştüğünü söylemek mümkündür. Özellikle evren- sel kırılganlığın ortaya koyduğu insan anlayışı, karşılıklı bağımlılığa ve ihtimama dayandığı için birey gelişiminin insan ilişkileri kanalıyla olacağını belirtmektedir. 62 Bu husus da ihtimam etiği yaklaşımının te- mel varsayımıyla paralellik göstermektedir. İhtimam etiği, bireylerin koşulları ve ilişkileri ile bu ilişkiler kanalıyla birbirlerine göstereceği ihtimam değerini ön plana çıkarmaktadır. 63 İlişkilerde kırılganlığın karşılıklı olarak mevcut bulunması, insanların birbirinin ve bu vesi- leyle kendilerinin ihtiyaçlarını fark edip buna ilişkin çözüm aramasını ve yardımlaşmasını sağlar. 64 Bu doğrultuda, yukarıda belirtilmiş olan ilişkilere gömülü kırılgan insan yaklaşımı, sorunlara ilişkin etkileşimli ve işbirliğine dayanan çözüm yollarını aramaya teşvik eder. 65 Bunun bir yansıması olarak insanların kırılganlığı, sorumluluğu- muzun da kaynağını oluşturur. 66 Bu sorumluluk, kırılgan bireyin iliş- kide olduğu diğer kırılgan bireylere yönelik bütünsel bir yaklaşımla hareket etmesini de gerektirmektedir. Zira özellikle yargısal konularda bir kişi hakkında verilecek bir karar, alınacak bir tedbir, o kişinin iliş- kide olduğu pek çok bireyi etkileyecektir. Örneğin aile içi şiddet dava- larında verilen kararlar, sadece şiddete uğrayan ve şiddet uygulayan bireyi değil, bu bireylerle ilişki içerisinde bulunan tüm aile fertlerinin koşullarını hesaba katmayı gerektirir. Veya velayete ilişkin kararlarda çocuğun yüksek menfaati değerlendirilirken sadece velayet kendisine bırakılan ebeveyn değil, çocukla ilişkide bulunan diğer ebeveynin de bu ilkeye katkısı göz önünde tutulur. Bu anlamda ihtimam etiği tüm ilişkileri gözetir, ancak sadece sağlıklı ilişkileri değerli görüp bunların korunmasına; sağlıksız ilişkilerin ise dönüştürülmesine odaklanır. Bu husus ilişkiler dolayısıyla da kırılgan bireyler olduğumuz düşüncesini yansıtmaktadır. Bu konuya ilişkin olarak Judith Butler kırılganlığın, 61 Kart, s. 10, 14. 62 Charles Foster/Jonathan Herring, Human Thriving and the Law, Cham: Springer, 2018, s. 57, 59. 63 Özdemir, ss. 138-141. 64 Foster/Herring, s. 57, 59. 65 Foster/Herring, s. 59. 66 Mary C. Ruof, “Vulnerability, Vulnerable Populations, and Policy”, Kennedy Ins- titute of Ethics Journal, Vol. 14, No. 4, 2004, s. 413.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1