Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı
57 TBB Dergisi 2020 (151) Kadriye BAKIRCI işten çıkarılanları, gönüllüleri, iş arayanları, iş başvurusunda bu- lunanları kapsaması, • Şiddet ve tacizin açıkça çalışanların iş sağlığı ve güvenliği hakkıy- la ilişkilendirilmesi, şiddet ve tacizin risk değerlendirmesine dahil edilmesi ve çalışanlara işi yapmaktan kaçınma hakkının tanınması, • Ev içi şiddetin iş yaşamındaki şiddetle ilişkilendirilmesi, • İş yaşamında şiddet ve taciz konusunda uzman mahkemeler kur- ma yükümlülüğü öngörülmüş olması, • Cezai takibat dışındaki süreçlerde iş yaşamındaki tüm şiddet ve taciz biçimlerinde ispat yükünün uygun olduğu şekilde değiştiril- mesinin talep edilmesi, • Müşteki ve mağdurlar için hukuki çözüm yolları dışında, sosyal, tıbbi ve idari destek önlemleri gibi uygun ve etkin çözüm yolları- nın öngörülmüş olması. Vurgulamak gerekir ki, iş yaşamını düzenleyen bir uluslararası Sözleşme’de, ev içi şiddetin iş yaşamına etkilerinin ortaya konması 40 ve ev içi şiddetin iş yaşamına etkisini hafifletme konusunda taraf dev- letlere yükümlülükler öngörülmüş olması ve iş yaşamında şiddet ve taciz konusunda uzman mahkemeler kurma yükümlülüğü öngörül- müş olması çığır açıcı yeniliklerdir. Tavsiye Kararı’ndaki yukarıda incelenen, toplumsal cinsiyete da- yalı şiddet ve tacize maruz kalanları desteklemek için özel polis birim- leri veya özel eğitimli memurların görevlendirilmesi tavsiyesi dahil destek hizmetleri ve uğranılan zararı giderim yolları ile ilgili tavsiye- leri de iş yaşamında toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve tacize ilişkin önemli yeniliklerdir (ilke 17). Sözleşme’deki eksiklikler ise şunlardır: Sözleşme’nin Önsöz’ünde özel olarak “kız çocukları”ndan söz edilmekle birlikte, Sözleşme veya Tavsiye Kararı’nda genel olarak “çocuk ve genç işçiler”in 41 şiddet ve tacize 42 karşı korunmalarına 40 Bakırcı (2009/2). 41 Bakırcı (2004); (2010). 42 Kadriye Bakırcı, “İşyerinde Küçüklere Yönelik Şiddet”, Güncel Hukuk Dergisi , Ni-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1