Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı
76 Uzlaştırma Sürecinde Suça Sürüklenen Çocuklara İlişkin Bazı Sorun ve Değerlendirmeler çocuk üzerinde gösterebileceği etkinin de değerlendirilmesi önem ta- şımaktadır. Gerçekleştirilmiş olan haksızlık ile mağdurun zararının giderilmesini temel alan onarıcı adalet anlayışı, suç işleyen failin, yar- gılama sürecine dahil olmaksızın meydana getirdiği zararı gidermesi- ni sağlamak suretiyle gerçekleştirmiş olduğu haksızlığın kötülüğü ile yüzleşmesini sağlamaktadır. Uzlaştırma kurumunun fail lehine olan hususları, failin çocuk olması halinde zararın giderilmesinden daha fazla önem taşımaktadır. Bu nedenle suça sürüklenen çocuğun söz ko- nusu olduğu hallerde edim, çocuğun bizzat yerine getirebileceği ve onu ıslah edebilecek şekilde kararlaştırılmalıdır ki edimi yerine getiren çocuk bu sayede yaptığı haksızlığın kötülüğünü değerlendirme fırsatı bulabilsin. Suça sürüklenen çocuğun taraf olduğu uzlaştırma sürecinde edim olarak zararın maddi olarak tazmin edilmesinin kararlaştırıl- mış olması halinde edimin bizzat suça sürüklenen çocuk tarafından yerine getirilmesi, kanuni temsilcinin desteği olmaksızın çoğunlukla mümkün olamamaktadır. Bu noktada da şunu belirtmek gerekir ki edimin kararlaştırılması sürecinde söz sahibi olan kanuni temsilciler edimin tazminat olarak belirlenmesi konusundaki iradelerini ancak maddi olanaklarına göre ortaya koyabileceklerdir. Eğer mağdurun uğramış olduğu zararın giderilmesi mağdur için olmazsa olmaz bir gereklilik ise uzlaştırmanın başarı ile sonuçlanması suça sürüklenen çocuğun kanuni temsilcisinin maddi olanaklarına ve rızasına bağlı olacaktır. Maddi olanakların imkân vermemesi halinde uzlaşmanın sağlanamaması nedeniyle suça sürüklenen çocuk klasik yargılama süreci içerisine dahil olacak ve çocuk belki de ceza infaz kurumuna girmek suretiyle sürecin üzerinde yaratacağı olumsuz etkilerle kar- şılaşabilecektir. Bu risk, kanuni temsilcinin maddi olanağının imkân vermesine rağmen, çocuğun menfaatinin üstün olduğu ve çocuğun korunması gerektiği gerçeğini kavrayamayan ve zararı maddi olarak gidererek çocuğun menfaatinin gerektirdiği doğrultuda hareket et- mek yerine, çocuğu yargılama sürecine iten anlayışa sahip olan aile yapılarında da söz konusu olabilmektedir. Çocuğun önemini kav- rayabilecek olgunlukta bulunmayan veliler, bu süreçte ekonomik değer ile çocuğun geleceği konusunu mukayese konusu edebilecek duruma gelmeleri halinde, çocuğun aleyhine sonuçlar doğması çok muhtemel olabilecektir. Maalesef çoğu suça sürüklenen çocukların
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1