Türkiye Barolar Birliği Dergisi 152.Sayı

114 Hacizden Sonra Borcun Taksitle Ödenmesi Taahhüdü (İcra ve İflâs Kanunu m. 111) açabilmelidir. Kaldı ki Yargıtay, borçlunun cebri icra tehdidi altındaki borç ikrarını dahi, borcun kabulü olarak görmemekte ve borçlunun açacağı menfi tespit davası ile borcu olmadığını iddia edebileceğini, bu nedenle ödenen paranın istirdadını talep edebileceğini kararla- rında istikrarlı olarak kabul etmektedir. 18 Nitekim Yargıtay 12. Hu- kuk Dairesi, haciz esnasında ödeme taahhüdünde bulunmanın, borç ikrarı olarak kabul edilemeyeceğini şu şekilde açıkça ifade etmiştir: “ Borçlu adresine menkul haczi için gidilmesi sonucu düzenlenen 18.06.2008 tarihli haciz tutanağında borçlunun ödeme taahhüdünde bulunduğu anlaşıl- maktadır. Borçlunun açıkça bir kabul beyanı bulunmayıp, menkul haczi sıra- sında ve haciz baskısı altında yapılan ödeme taahhüdü borcun kabulü olarak değerlendirilemez.” 19 18 “..İhtiyati haciz kararının infazı sırasında borçlunun vaki ikrarı itiraz ve dava hakkını kaldırmaz. Zira, ihtiyati haciz kararının infazının mahiyeti itibariyle bu sırada yapılan ikrarın müzayaka altında yapıldığının kabulü gerekir. Kaldı ki, haciz sırasında senetler borçluya gösterilmediği için senetlerin gösterilmesinden sonra borca karşı itirazda bulunabileceği de eşyanın tabiatına uygun düşer.” HGK 11.2.1987, 11- 93/K. 88 (Kazancı İçtihat Bankası). Aynı doğrultuda benzer bir karar için bkz. 11. HD. 15.06.1989, 657/3653 (Kazancı İçtihat Bankası) ” … 19. HD, 22.10.2013, 11389/16404 (Lexpera). Aynı yönde benzer kararlar için ayrıca bkz. 11. HD, 10.05.1982, 2271/ 2186; 11. HD, 15.06.1989, 657/3653 (Kazancı İçtihat Bankası). 19 12. HD, 10.11.2009, 13912/22043 (Lexpera). Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin aynı doğrultudaki bir kararı da şöyledir: Mahkemece, senedin takibe konulduğu icra takip dosyasının yapılan incelemesinde, davacılar vekili tarafından icra dosyası- na verilen 02.10.2013 tarihli dilekçeyle “... dosya borcunun hesaplanarak İİK’nın 111. maddesine istinaden dosya borcunun ilk taksitinin peşin geri kalan kısmın ise 3 eşit taksitte ödenmesine karar verilmesi...” nin talep edildiğinin görüldüğü, dilekçeyle dile getirilen beyanın borcu kabul niteliğinde olduğu, kabul edilmiş bir borç için dava açmakta hukuki yarar görülmediği, icra takibi durdurulma- dığından davalıların tazminat taleplerinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve davalıların tazminat talebinin reddine karar verilmiş, mahkeme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Karara dayanak yapılan ve davacılar vekili tarafından icra dosyasına sunulan dilekçe dava tarihinden sonra verilmiştir. Dava şartlarının dava tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dilekçe içeriği itibariyle de açıkça borç ikrarı olarak değerlendirilecek nitelikte değildir. Bu ne- denle, yerel mahkemece, davacılar vekilinin icra takip dosyasına verdiği dilek- çeye istinaden hangi işlemlerin yapıldığı araştırılarak, tarafların iddia ve savun- maları değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 19. HD, 02.10.2014, 11807/14597 (Kazancı İçtihat Bankası). Yargıtay 3. Hukuk Dairesi de bir kararında açıkça taksitle ödeme tahhüdünün borç ikararı olarak kabul edilemeyeceğini şu şekilde belirtmiştir: “….Bundan ayrı olarak, bir kısım borcu bulunan ve eşyalarının hacizi esnasında iradesi kı-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1