Türkiye Barolar Birliği Dergisi 152.Sayı
6 Türk Ceza Hukukunda Ayrımcılık Suçunun Cinsel Yönelimi Koruma Fonksiyonu yet, ırk ve dine dayanan ayrımcılık olup, bunun yanında dil, servet, doğum vb. birçok neden ayrımcılığın diğer nedenleri olarak görüle- bilmektedir. Tarihsel süreçte, sanayi, teknolojik ve ekonomik gelişme- lere bağlı olarak işgücü ve sermaye piyasalarında da yeni ayrımcılık türlerinin ortaya çıktığını görmekteyiz. 7 Bu çeşitlilik, ayrımcılık yasağı kavramını insan hakları hukukundan, aile hukuku, medeni hukuk, iş ve sosyal güvenlik hukuku vb. hukuk dallarının da bir parçası haline getirmektedir. 8 Hukuki çerçeve itibariyle, ayrımcılık yasağı, eşitlik ilkesinin bir parçası olarak kabul edilmektedir. 9 Eşitlik düşüncesinden ortaya çı- kan ve modern zamanlarda ayrımcılık yasağı olarak ifade edilen bu ilke, tarihsel süreçte çeşitli sınırlamalara tabi tutulmuş, bugünkü an- lamıyla temel bir insan hakkı olarak tanınması ise II. Dünya Savaşı sonrasında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 10 ile somut bir temele dayandırılmıştır. Birçok temel hak yanında ayrımcılığa tabi tutulmamanın da temel bir insan hakkı olduğu anlayışı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 11 ile daha belirgin bir hale gelmiştir. Bu iki temel hukuki metin dışında, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 2. mad- desi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’nin 2. maddesi, Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesi ve Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı’nın 2. maddesinde de ayrımcılık yasağı ile ilgili düzenlemeler yapılmış ve bunun temel bir hak olduğu anlayışı kabul edilmiştir. Yukarıda bahsedilen uluslararası hukuk metinlerinde, ayrımcılık yasağı konusunda doğrudan bir tanım yapılmamış ise de bu metinleri 7 Muammer Altun, Ayrımcılık Suçu, (TCK. md. 122), Yayınlanmamış Yüksek Li- sans Tezi, 2010, s 4. 8 Karan, s.147. 9 Eşitlik ilkesinin hukukî niteliği tartışmalıdır. Eşitlik ilkesi, hukuk devleti ilkesinin içeriği olarak görülebileceği gibi, temel bir hak olarak da düşünülebilir. Bkz. Göz- ler, s.180.; Karan, s.148. 10 10 Aralık 1948 tarihinde Birleşmiş Milletler nezdinde birçok ülke tarafından imza altına alınan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Türkiye tarafından 6 Nisan 1949 tarihli ve 9119 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kabul edilmiş, 27 Mayıs 1949 tari- hinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. 11 Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni 20 Mart 1952 tarihinde imzalamış ve 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayılı Kanun ile onaylamıştır. 28 Ocak 1987 tarihinde Sözleşme kapsamında bireysel başvuru hakkını, 28 Ocak 1990 tarihinde ise Avru- pa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu yargı yetkisini kabul etmiştir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1