Türkiye Barolar Birliği Dergisi 152.Sayı
79 TBB Dergisi 2021 (152) Murat ŞAŞI Adli Tıp Kurumu raporlarına ilişkin olarak Avrupa İnsan Hakla- rı Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen Aydoğdu-Türkiye kararın- da ise; Adli Tıp Kurumu’nun, adli tıbbi bilirkişilik konusunda artık kanunen münhasır yetkili olmamasına rağmen, özellikle Danıştay’ın söz konusu kurumun müdahalesine ayrıcalık tanıdığı ve bu nedenle hâkimlerin bilirkişi görüşü için neredeyse sistematik olarak bu kuruma başvurdukları belirtilmektedir. 23 AİHM’nin bu kararında, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu kararlardaki ilkeleri 24 örnek gösteri- meydana gelen güçsüzlüğün enjeksiyon nöropatisiyle uyumlu olduğu, enjeksiyo- nun yanlış yere yapıldığına dair tıbbi bir kaydın olmadığı, siyatik sinirine yönelik çekilen MR incelemesinin normal olduğu da göz önüne alındığında olayın komp- likasyon olarak nitelendirilmesi gerektiği yönünde rapor düzenlenmiş olup, İdare Mahkemesince bu rapor esas alınarak, olayda idarenin hizmet kusuru bulunma- dığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda, enjeksiyon sonucu siyatik sinir zedelenmesi bulgularına karşın salt dosyada ekli 25.12.2007 tarihli MR inceleme- lerinde siyatik sinire ait patolojik özellik saptanamaması bulgusuyla yetinildiği, öte yandan enjeksiyonun yanlış yere yapıldığına dair tıbbi bir kaydın bulunma- dığı ifade edilmekte ise de yapılan müdahalelerde tıbbi kayıt aranması, Adli Tıp Kurumu’nun kuruluş amacı ile bağdaşmamaktadır. Zira Adli Tıp Kurumunun, mahkemelerce kendisine intikal eden olaylara ilişkin vereceği raporlarda ayrıca bir kayıt aramaksızın tıbbi müdahalenin hatalı olup olmadığı hakkında görüş bil- dirmesi gerekmektedir. Diğer yandan, yapılan müracaat üzerine, Sakarya Devlet Hastanesi Hasta Hakları Kurulu’nca düzenlenen 21.2.2006 tarihli işlemde enjeksiyonu yapan hemşirenin yanlış enjeksiyon yaptığı yönünde uzmanlar tarafından rapor düzenlenmiş oldu- ğu ifade edilmekte olup, anılan bu rapor ile Adli Tıp Kurumu tarafından düzenle- nen rapor arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerekmektedir. Bu durumda Adli Tıp Kurumundan, enjeksiyonun yanlış yere yapıldığına dair tıbbi bir kayıt olup olmadığına bakılmaksızın, yaşanan olayda, idare elemanları- nın tıbbi hatasının bulunup bulunmadığı yönünde kanaat bildirici yeni bir rapor alınması, bu raporda enjeksiyon hatası tespiti yapılır ise, çalışma gücü yoksunlu- ğunun da bu raporda belirtilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar dikkate alınmaksızın eksik incelemeye dayanılarak verilen idare mahke- mesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır”. 23 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Aydoğdu-Türkiye, Başvuru No. 40448/06, 30.08.2016. 24 “Davaya ilişkin alanda tek bir uzmanın katılımı, tıbbi bilirkişi raporunu düzen- lemek için yetersizdir; üniversiteler arasından, güçlü bir akademik kariyere sa- hip, belirli bir alanda uzmanlaşmış olan kişileri görevlendirmek gerekmektedir (2009/3481 Esas ve 2009/13100 Karar sayılı 12 Kasım 2009 tarihli karar, 2010/7997 Esas ve 2011/5581 Karar sayılı 11 Nisan 2011 tarihli karar; 2011/3954 Esas ve 2011/14623 Karar sayılı 18 Ekim 2011 tarihli karar, 2009/3832 Esas ve 2010/10716 Karar sayılı 1 Ekim 2009 tarihli karar; 2011/18651 Esas ve 2012/2596 Karar sayılı 10 Şubat 2012 tarihli karar; 2011/19134 Esas ve 2012/2628 Karar sayılı 10 Şubat 2012 tarihli karar; 2011/9912 Esas ve 2011/14750 Karar sayılı 19 Ekim 2011 tarihli karar ve 2009/4667 Esas ve 2009/10460 Karar sayılı 28 Eylül 2009 tarihli karar); - Bir tıbbi bilirkişi incelemesi, suçlanan doktorun iddia edilen zarardan sorumlu tu-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1