Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

95 TBB Dergisi 2021 (153) Öznur SEVDİREN zamanda TCK m. 179/3’ün de uygulanması mümkün hale geleceği için her iki suç bakımından fikri içtima hükümlerinin uygulanması mümkün olabilirdi. Suçüstü halinin bulunduğu ve sıcak takibin ge- rekli olduğu tespit edilse dahi, olayda maktulü doğrudan doğruya hedef alan bu müdahalenin hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması bağlamında değerlendirilerek sınırın taksirle aşıldığı şeklinde bir kabul isabetli değildir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın özel daire kararına karşı itirazında mala zarar verme olarak değerlendiril- diği kıraathanenin camlarının zarar görmesinin takibinin şikayete bağ- lı olduğunu belirtmiş ve “etkin bir saldırısı olmayan” yakalanmamak için kaçan maktule karşı silah kullanılmasının kasten öldürme olaca- ğını belirtmiştir. Ne var ki, bu dosyada Ceza Genel Kurulu, hükmün açıklamasının geri bırakılması kurumunun 5278 sayılı Kanun ile ge- nişlemesinin ardından lehe kanun uygulaması yönünden öncelikle de- ğerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmekle yetinmiş ve esasa girmemiştir. Yargıtay’ın bozduğu veya onadığı kararlarda dikkat çeken nok- ta, çoğunlukla taksir sonucunun gerekçelendirilmemiş olmasıdır. 93 Olası kast, bu kararlarda çoğunlukla kategorik olarak reddedilmekte- dir. Olası kast ve bilinçli taksir yönünden olayın tartışıldığı az sayıda kararda da teorik açıklamaların ötesinde başvurulan kriterlerin olaya tatbik edilmediği gözlemlenmektedir. Keza, bu teorik değerlendirme- 121, s. 157-202; s. 187. 93 1. CD., E. 2018/5122 K. 2019/1894, 27/3/2019 (Lexpera, son erişim tarihi: Aralık 2020) Bu bakımdan karşı oy görüşü dikkat çekicidir. “Yerine getirdiği görevin niteliği ve zorunluluğu bulunmaması nazara alındığında tüm dosya kapsamına göre öldürme kastıyla hareket etmediği anlaşılan sanığın kendilerine yönelik olarak silahsız maktulden kaynaklanan ve meşru savunma olarak değerlendiri- lebilecek bir tehdit veya eylem bulunmamasına rağmen, kaçmakta olan maktulü gerekli tedbirleri alarak etkisiz kılmak ve yakalanmasını sağlamak imkanı bulun- duğu halde tercihini onu yaralayarak durdurmaktan yana kullandığı, nitekim bu amaçla gerçekleştirdiği ilk atış sonucunda maktulün yaralandığını ve yavaşladı- ğını görmesine rağmen gerçekleştirdiği ikinci atış sonucundaki isabetle maktulün vefat ettiğinin anlaşılması karşısında, sanığın PVSK’nın 16. maddesinin verdiği si- lah kullanma hak ve yetkisinin icrasında aşırılığa kaçarak yasaya uygunluk sınırı- nı aşmak suretiyle ölüme neden olduğu, yaralama kastıyla gerçekleştirilen eylem sonucunda ölümün meydana gelmesi nedeniyle sanığın eyleminin TCK’nın 87/4- 2. cümlesi kapsamında kastın aşılması suretiyle öldürme suçunu oluşturduğu gö- zetilerek hükmün bu nedenle tebliğnameye uygun şekilde bozulması yerine sanık hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünü onayan sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edemiyoruz”.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1