Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

101 TBB Dergisi 2021 (153) Öznur SEVDİREN bir soruşturma yürütülmesi Türkiye uygulaması açısından zorluklar arz etmektedir. Kolluğun suç faili olduğu durumlarda bu tespitlerin bağımsız bir adli kolluk tarafından yapılmaması başlı başına bir me- seledir. Son olarak, bu bağlamda Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2019 yılında verdiği isabetli ve daha önceki içtihadından ayrılan bir kararına değin- mekte yarar bulunmaktadır. 112 Olay esasen önleme araması kapsamın- da aracın durdurulamaması ve sonrasında uyarı ateşinden sonra silah kullanılması suretiyle maktulün ölümüne sebebiyettir. Yargıtay, bu noktada, sanık polisin maktulü doğrudan hedef alarak, kasten öldür- mesini gerektirecek bir nedenin bulunmadığını, failin PVSK 16. madde veya meşru savunma altında hareket etmediğini belirtmiştir. Yargıtay bu kararda şu değerlendirmelerde bulunarak bozma kararı vermiştir: “Bununla birlikte sanığın, bilerek ve isteyerek maktulü durdur- mak amacıyla ateş etmesi karşısında, eyleminin taksirli olduğunun kabulü de mümkün görülmemiştir. Sonuç itibariyle; sanığın, kaçmakta olan maktulü bir şekilde dur- durmak amacıyla araca doğru, bedensel zararı önleyecek bir çaba göstermeksizin ateş ettiği sırada, bu atış nedeniyle maktulün vurul- masının mutlak olmamakla birlikte muhtemel bir netice olduğu, bu neticenin sanık tarafından öngörüldüğü ancak, neticeyi önlemeye yönelik, mesleğin de gerektirdiği bir çaba gösterilmeksizin, eyleme devamla, sonucu göze alıp kabullenerek ateş ettiğinin anlaşıldığı, bu durumda, olaya göre muhtemel olan ölüm neticesinin gerçekleşmesi karşısında, sanığın olası kastla hareket ettiğinin kabulü ile TCK’nin 81, 21/2. maddeleri kapsamında olası kastla öldürme suçundan cezalan- dırılması gerektiği gözetilmeden, suç vasfının belirlenmesinde hataya düşülerek, yazılı şekilde bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması”. Görüldüğü üzere bu kararda failin kolluk olması isabetli bir biçim- de silah eğitimi almış olmasına rağmen, mesleğinin gereklerini yerine getirmemesi, neticenin kabullenmesine ilişkin bir emare olarak değer- lendirilmiştir. 112 1. CD, 2019/753, 2018/2323, 17.4.2019 (Lexpera, son erişim tarihi: Aralık 2020)).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1