Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

102 Yargıtay Kararları Işığında Suçüstü Halinde Şüphelinin Yakalanmasını Sağlamak Amacıyla ... V. Sonuç Ezcümle, suçun niteliği ve tehlikenin derecesi gözetilmeksizin su- çüstü halinde kolluğa ölümcül kuvvet kullanma yetkisi veren PVSK m. 16’daki düzenleme, uygulamanın da gösterdiği gibi birçok yönden sorunlara gebedir. Karayolları Trafik Kanunu çerçevesinde değerlen- dirilmesi gereken kabahat türünden fiillerin dahi suçüstü hali olarak değerlendirilebildiği kayda değer sayıda vaka gözlemlenebilmektedir. Suçüstü olarak değerlendirilebilecek özellikle trafikte seyir halindeki araçlar bakımından gündeme gelen, trafik güvenliğini tehlikeye sok- ma ve mala zarar suçları açısından da silah kullanma yetkisinin icrası yaygın bir uygulamadır. Ancak, şüpheli konumundaki kişinin yaka- lanması için son çare olmaması ve başka türlü yakalanma olanaklarına rağmen silah kullanılması uygulaması, konu ile ilgili uluslararası bel- gelerde aranan ölçütler ve AİHM’nin yaşam hakkı ile ilgili içtihadı ile bağdaşmamaktadır. Açılan ceza soruşturmaları ve kovuşturmaları bakımından ise, hu- kuka uygunluk nedeni olarak silah kullanma yetkisinin hiç doğmadığı ya da sınırın kasten aşıldığı vakalarda, ceza muhakemesinin her aşa- masında sanık lehine değerlendirme yaygındır. Bu vakaların bir kıs- mında, hukuka aykırı bir biçimde kamu davası hiç açılmamaktadır. Açılan davaların önemli bir kısmında ise somut olaydaki atış sayısı, atış mesafesi gibi kastı ortaya koyan göstergelere rağmen sanık lehine bir tür taksir karinesi ile hareket edilmektedir. Nihayet, kanun yolu uygulaması açısından bakıldığından, konu ile ihtisas dairesi olan, Yar- gıtay 1. Ceza Dairesi, bu türden kararları çoğunlukla onama eğilimin- de olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan yine, az sayıda olayda, taksirle ölüme sebebiyet vermenin açıkça orantısız olacağının kabul edildiği örneklerde, kastın öldürmeye değil yaralamaya dönük olduğu kabul edilmektedir. Bu yönleriyle değerlendirildiğinde, PVSK m. 16’nın ilgili fıkrasının uygulamasının da yaşam hakkının korunması için etkili bir yasal çerçeve oluşturduğunu ve bu şekilde uygulandığını söylemek mümkün görünmemektedir. Bu nedenle yukarıda detaylı biçimde tartışıldığı üzere, PVSK m. 16 bakımından bir değişiklik zorunlu görünmektedir. Öte yandan, yukarıda, Nachova ve diğerleri/Bulgaristan kararı tartışılırken vur- gulandığı üzere, AİHM yakalanacak kişinin yaşama veya beden bü- tünlüğüne karşı tehdit teşkil etmemesi ve isnat konusu suçun şiddet

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1