Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı
114 (Olan ve Olması Gereken Açısından) Türk Ceza Muhakemesi Hukukunda Basit Muhakeme alınmamakta, keza, CMK m. 216/3’te yer alan hükümden önce son sözün, hazır bulunan sanığa verileceği şeklindeki hüküm de uygulan- ma alanı bulmamaktadır. 16 Belirtilmelidir ki, CMK m. 2/1-f’ye göre, iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesi ile sona eren kovuşturma evresine ana karakterini veren devre, duruşma devresidir. O kadar ki, kovuşturma evresinin özellikleri arasında, bu özellik, esas itibarıyla duruşma dev- resine ait olmakla birlikte, sözlülük ilkesi zikredilmektedir. 17 Öz bir ifadeyle, duruşma, kovuşturma evresinin olmazsa olmaz nitelikte olan devresidir. Duruşmanın özelliği ise sözlülük ilkesinin geçerli olması, böylelikle hâkim ile duruşmada hazır bulunanlar arasında vicahiliğin ortaya çıkması, hâkimin delillerle bizzat temas etmesi, tarafların ise sunulan iddia ve savunmaları bilerek, bunlara karşı iddia ve savun- malarda bulunabilmesidir. Daha açık ifadeyle, çelişme ilkesinin, tam manası ile gerçekleştiği devre, muhakemenin iki evresinden biri olan kovuşturma evresinin duruşma devresidir. Bu ilkeye uyulacaktır ki, meselde ifade ediliş şekli ile hakikat güneşinin doğması, 18 yani adil/ adalete uygun/ isabetli/ hakkaniyete uygun bir kararın verilmesi, tarafların iddia ve savunmalarının karşılıklı çarpışması ile ortaya çı- kabilsin. 19 Hâlbuki basit muhakemede, bu çok önemli işlevi haiz olan duruşma devresi bulunmamaktadır. 20 16 CMK m. 216/3 – “(3) Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir. …” 17 Feridun Yenisey/Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 8. baskı, Seçkin Ya- yınevi, Ankara 2020, s. 706; Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız, Ceza Muhakemesi Hukuku, 13. baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2020, s. 76. 18 Mesel, “Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar” şeklindedir ve Namık Kemal’e atfedilmektedir. Bk. Cemil Meriç, Bu Ülke, 24. baskı, İletişim Yayınları, İstanbul 2004, s. 127. 19 Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/Er- den Tütüncü/Altınok Villemin/Tok, s. 153; Yener Ünver/Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, 17. baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2020, s. 82, 83. 20 Esas itibarıyla, kanun koyucu, duruşmanın mezkûr özelliğini, âdeta bir hakkın teslimi gibi, CMK m. 251/7’deki hükümle kabul etmiştir. Hükme göre, “(7) Basit yargılama usulü, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, sağır ve dilsizlik hâlleri ile soruş- turma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlar hakkında uy- gulanmaz”. Madde gerekçesinin ilgili kısmında hükme ilişkin olarak, bu hâllerde, faillerin özel durumları sebebiyle elde edilen delillerin duruşmada tartışılmasının ve taraf beyanlarının bizzat hâkim tarafından alınmasının gerekli olması sebebiyle böyle bir hüküm vazedildiği ifadesi yer almaktadır. Anlaşılabileceği üzere, kanun koyucu, bu hâllerde, çelişme ilkesinin tam manası ile duruşmada gerçekleşebile- ceğini, bunun için de muhakemenin duruşmalı olarak yapılması gerektiğini ka- bul etmiştir. Madde gerekçesi için bk. https://mevzuat.tbmm.gov.tr/mevzuat/
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1