Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

121 TBB Dergisi 2021 (153) Hakan KAŞKA böylelikle, kovuşturma evresinin, makul sürede yargılanma hakkına uygun bir şekilde ve mümkünse tek oturumda sona erdirilebilmesi söz konusu olabilecektir. 40 Bu durumda, basit muhakeme açısından bir alternatif maliyet karşılaştırması yapılacak olursa tek oturumlu bir duruşmadan feragat edilerek muhakeme süreci basitleştirilecek; fakat bundan, muhakemenin adalet özelliği olumsuz etkilenecektir. Şüphesiz ki, tercih edilmesi gereken, muhakemenin adalet özelliğinin olumsuz etkilenmemesidir. 41 Yine buna, basit muhakemenin uygulan- ması üzerine verilen karara karşı gelinebildiği noktasından bir eleştiri yöneltilecek olursa bu takdirde, muhakemenin basitlik özelliğinin de olumsuz etkilendiği, mezkûr eleştirinin cevabı olacaktır. Netice itiba- rıyla, basit(leştirilmiş) muhakeme, suçlar açısından cürüm - kabahat yani ağır suç - hafif suç ayrımının kabul edildiği bir sistemde kabul edilebilecek bir muhakeme türüdür. 42 Bununla birlikte, 01.06.2005 tari- turma işlemlerini zamanında yapmayarak soruşturmadan sonuç alınma ihtimali- ni büyük ölçüde azaltmışlarsa bu takdirde ancak soruşturmanın makul bir hızla yürütülmesi gerekliliği ihlal edilmiş olmaktadır. Cem Şenol, Avrupa İnsan Hakla- rı Mahkemesi Kararlarında Etkin Soruşturma Yükümlülüğü (CMK m. 172/3), On İki Levha Yayıncılık, İstanbul 2013, s. 138. 40 Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma Gezer/Saygılar Kırıt/Alan Akcan/Özaydın/ Erden Tütüncü/Altınok Willemin/Tok, s. 162, 163; Yenisey/Nuhoğlu, s. 705; Nevzat Toroslu/Metin Feyzioğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 20. baskı, Savaş Yayınları, Ankara 2020, s. 306, 324; Hakan Karakehya, Ceza Muhakemesi Huku- ku, 3. baskı, Nisan Kitabevi, Eskişehir 2019, s. 403, 404; Özen, Ceza Muhakemesi Hukuku Dersleri, s. 152. 41 Yenisey/Nuhoğlu, s. 86. 42 Bu bağlamda, mülga 1412 numaralı Kanun m. 386’nın gerekçesine göre, sulh ceza hâkiminin ceza kararnamesi ile ceza tayin edebilmesinin koşullarından biri, kaba- hat nevinden bir suçun bulunmasıydı. “İşte serdedilen sebepler ile esası kabul edi- len bu fikirlerin şeraitine gelince; 1- Fiili vâki, kanunen rü’yeti sulh mahkemesine ait kabahatlerden olmalıdır. Bu kabahat tâbiriyle komisyon, Ceza Kanununun üçüncü kitabındaki kabahat ef’alinden olan suçlarla, hususi kanunlarda âzami haddi bir seneyi geçmemek üzere hapis ve münferiden iki yüz lirayı geçmemek üzere cezayı nakdiyi müstelzim fiilleri (Mer’iyet Kanunun M. 20) ifade etmek is- tenmiştir. …” Madde gerekçesi için bk. Yaşar, s. 2466, 2467. Aynı maddenin gerek- çesinde, mülga 1412 numaralı Kanun m. 386’nın birinci ve ikinci fıkralarında yapı- lan değişiklikle, ceza kararnamesinin konusu olabilecek suçlar arasına, ağır para cezasını gerektiren suçların yani bir suç türü olarak cürümlerin de dâhil edildiği ifade edilmiştir. Bununla birlikte, gerekçedeki mezkûr ifade, ileri sürdüğümüz görüşün isabetli olmadığı anlamına gelmemektedir zira anlaşılabileceği üzere, yapılan değişiklikle ceza kararnamesinin kapsamına bir suç türü olarak cürümler dâhil edilmiş olmakla birlikte, bu cürümler, yalnızca para cezasını gerektirenler, diğer deyişle, karşılığında hapis cezası/hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmeyenler- dir. Nitekim gerekçedeki ifadenin devamında, bu hususa işaret edilmiştir: “Para cezalarının hafif veya ağır olmalarının, infazda herhangi bir ayrımı gerektirme-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1