Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

143 TBB Dergisi 2021 (153) Hakan KAŞKA Çünkü bir kişinin bir suçu işlediği yönündeki ifade, ancak yürütü- len ve yargı ile tamamlanan bir ceza muhakemesi sürecinden sonra kullanılabilir. Ceza muhakemesi süreci yargı ile tamamlanmadan, bu kapsama giren bir suç ile kapsama girmeyen başka bir suçun işlendiği hususunun tespiti mümkün değildir. 91 Basit muhakemenin uygulanabilirlik alanına ilişkin incelemede değinildiği üzere, buradaki birlikteliğin kaynağı, basit muhakemenin uygulanması açısından önem arz etmemektedir. Daha açık ifadeyle, basit muhakeme kapsamında olan suç ile olmayan suçun aynı mağ- dura karşı işlenmiş olması dolayısıyla bir birliktelik söz konusu ola- bileceği gibi, aynı sanık tarafından işlenmiş olması dolayısıyla da bir birliktelik söz konusu olabilir. 92 Genel hükümlere göre yürütülecek bir muhakemede, bu iki suça ilişkin davanın ayrı ayrı görülmesi mümkün olduğu hâlde, 93 basit mu- hakeme açısından kanun koyucunun, bu kapsamda olan bir suç ile olmayan bir suç söz konusu olduğunda, artık basit muhakemenin uy- gulanamayacağını kabul etmiş olmasındaki sebebin tartışılması gerek- mektedir. Öncelikle, madde gerekçesine bakıldığında, buna ilişkin bir ifadenin bulunmadığı görülmektedir. Kanaatimizce, burada iki sebe- bin varlığından bahsedilebilir. Birinci sebep, artık iki suçun söz konu- su olması dolayısıyla dosyanın tek suça nazaran karmaşık bir hâle gel- 91 Centel/Zafer, s. 194, 195; Faruk Turhan, Ceza Muhakemesi Hukuku, Asil Yayın Dağıtım, Ankara 2006, s. 111; İlhan Üzülmez, “Türk Hukukunda Suçsuzluk Kari- nesi ve Sonuçları”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi , S. 58, 2005, s. 71; Önder Tozman, “Suçsuzluk Karinesi: Türk Hukukundaki Sonuçları”, Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , C. XI, S. 3 – 4, 2007, s. 315, 316. 92 Değirmenci, s. 44, 45; Uzlaştırma müessesesi açısından aynı meselede, birlikte iş- lemenin, yalnızca bileşik suç, aynı türden fikrî içtima ve farklı türden fikrî içtima ile sınırlı olduğu dolayısıyla dar yorumlanması gerektiği yönündeki görüş için bk. Mustafa Ruhan Erdem/Ferda Eser/Pakize Pelin Özşahinli, 100 Soruda Uzlaştır- ma Uzlaştırmacının El Kitabı, 3. baskı, Seçkin Yayınevi, Ankara 2017, s. 60. 93 Çünkü bağlantı sebebiyle davaların birleştirilmesi kaide olarak mecburi/zorunlu değil, bilakis ihtiyaridir. Diğer deyişle, mahkemenin, bağlantı sebebiyle davala- rın birleştirilmesi hususunda kaide olarak takdir yetkisi vardır. Doğan Soyaslan, Ceza Muhakemesi Hukuku, 8. baskı, Yetkin Yayıncılık, Ankara 2020, s. 226; Ye- nisey/Nuhoğlu, s. 152, 153; Özbek/Doğan/Bacaksız, s. 549. Buna karşılık, öğreti- de Kızılarslan, CMK m. 251/8 hükmünün, ceza muhakemesinin işleyişi ve yapısı dikkate alındığında, kovuşturmanın bütünlüğü ilkesinin sağlanabilmesi için son derece doğru ve olağan bir hüküm olduğunu ifade etmektedir. Bk. Kızılarslan, s. 1946. Belirtildiği gibi, böyle bir ilke söz konusu olsa bile, birlikte işlemeden bahse- dilebilecek iki suça ilişkin dosyanın ayrı ayrı görülmesi de mümkündür.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1