Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı
182 Suçta Kullanılmak Üzere Hazırlanan Eşyanın Müsaderesi işlenmesinden meydana gelen eşya TCK m. 54/1’in birinci cümlesi ya da şartları oluştuğu takdirde TCK m.54/4 kapsamında müsadereye za- ten tabidir. Dolayısıyla ikinci cümle ile kastedilen bu da olamaz. Tüm bu açıklamalar da göstermektedir ki suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşyadan ne kastedildiği ve neden müsa- dereye tabi kılındığını anlamak mümkün değildir. Bu tür eşyanın bir suçun işlenmesinde kullanılan ya da işlenmesine tahsis edilen ya da işlenmesinden meydana gelen eşya olmadığı; bizatihi üretimi, bulun- durulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturmadığı; suçun icrasına başlanmamışken müsadere edildiğine göre genel tehli- ke yaratan suçlar, kamunun sağlığına karşı suçlar veya genel ahlaka karşı suçlardan biriyle ilgili olarak da müsadere edilmediği ortadadır. Söz konusu eşyanın müsaderesi bakımından “kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli” olma koşulu ön- görülmüştür. Ancak zaten içeriği anlaşılamayan bir tedbirin bir de bu şekilde son derece belirsiz kavramlardan oluşan koşullara bağlanması, konunun netleştirilmeye değil, adeta daha da flulaştırılmaya/belirsiz- leştirilmeye çalışıldığı izlenimini uyandırmaktadır. Halbuki ceza hu- kukuna hâkim olan kanunilik ilkesi gereğince ceza kanunlarının açık ve belirgin olması şarttır. Kanunların açık ve belirgin olmasının temel işlevi keyfilikleri önlemektir. Kanunları yorumlayanların ve uygula- yanların keyfiliklerinin önüne geçilebilmesi amacıyla ceza kanunla- rının açık ve belirgin olması ilkesi kabul edilmiştir. Burada bir ceza kanunu hükmü söz konusudur ve kişilerin mülkiyet haklarının sınır- lanması anlamına gelen bir güvenlik tedbiri kapsamında eşyalarının müsadereye tabi tutulması öngörülmüştür. Anayasamızda da düzen- lenen ve temel insan hak ve özgürlüklerinden olan mülkiyet hakkının böylesi belirsiz bir hükümle sınırlandırılması, hukuk devleti gerekleri açısından kabul edilemez. Kaldı ki ortada henüz icrasına başlanmış bir suç olmadığı halde ceza kanunlarını devreye sokan ve kişi hak ve özgürlükleri açısından ciddi sınırlamalar getiren bu hüküm ceza hukukunun son çare olması ilkesine de aykırıdır. Kanun koyucunun burada idari yaptırımlara başvurmak suretiyle sorunu çözümleyebileceği akla gelebilirse de mevcut hali belirginlik- ten uzak olan ve dolayısıyla kanunilik ilkesini ihlal eden söz konu-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1