Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

183 TBB Dergisi 2021 (153) Güneş OKUYUCU ERGÜN su düzenleme ile kabahat yaratılması ve karşılığında idari yaptırım öngörülmesi dahi mümkün değildir. Zira esas itibariyle kabahatler bakımından da kanunilik ilkesi geçerlidir. Kabahatler Kanunu m. 4 uyarınca hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımla- nabileceği gibi, konuyla ilgili olarak açık norm da sevk edilebilir. Açık normun varlığı için kapsam ve koşulları kanunla belirlenen bir çerçeve hüküm getirilmeli ve bu hükmün içeriğinin doldurulması idarenin ge- nel ve düzenleyici işlemlerine bırakılmalıdır. TCK m. 54/1’in 2. cüm- lesinin bir kabahat olarak düzenlenmesi düşünülecek olursa bunun kapsam ve koşullarının kanunla netleştirilmesi şarttır. Zira hükmün kapsam ve koşulları belirgin olmadığından mevcut haliyle bu neviden bir çerçeve hüküm teşkil etmesi ve dolayısıyla açık norm olduğunun kabul edilmesi mümkün değildir. VI. SONUÇ Müsadere mahiyeti ve koşulları bakımından tartışmalara konu olan bir kurumdur. Her ne kadar TCK’da güvenlik tedbirleri arasında sayılsa da bir şeyin mahiyetini belirleyen husus, adı değil, nitelikleri- dir. Müsadereyi öngören normların incelemesinden güvenlik tedbirin- den ziyade (ek/fer’i) ceza mahiyetinde olduğu görülmektedir. Müsa- dere için mahkûmiyet kararı aranmaması ve kurumun belirginlikten uzak ve çelişkili biçimde düzenlenmesi son derece eleştiriye açıktır. Suçta kullanılmak üzere hazırlanan eşyanın müsaderesini öngö- ren hüküm, müsadereye ilişkin en problemli düzenlemedir. Bu hü- küm açıklıktan ve belirginlikten uzak olup anlamının ve kapsamının belirlenmesi mümkün değildir. Dolayısıyla temel bir insan hakkı olan mülkiyet hakkının keyfi biçimde sınırlandırılması riskini taşımaktadır. Bu yönüyle kanunilik ilkesine ve temel insan hak ve özgürlüklerini düzenleyen uluslararası antlaşmalara aykırılık teşkil etmektedir. Dış dünyaya yansıyan herhangi bir davranışı olmasa dahi, kişiyi yalnızca varoluşu ve belirtisel/semptomatik özellikleri nedeniyle cezalandıran baskıcı ceza hukuku yerine; ancak dış dünyaya yansıyan davranışla- rını esas alarak cezalandıran modern ve özgürlükçü ceza hukukunda, ortada henüz icrasına başlanmış bir suç dahi yokken böyle bir mü- sadere kararının verilmesi kabul edilemez. Tüm bu nedenlerle anılan düzenlemenin ilga edilmesi, modern ve özgürlükçü ceza hukukunun gerekleri bakımından en doğru çözüm olacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1