Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

215 TBB Dergisi 2021 (153) Buket DENİZ Yargıtay’ın, kamu görevlisinin mahkeme kararını uygulamaması durumunda salt kişisel kusurunun bulunacağı ve bu nedenle mah- keme kararının uygulanmamasından dolayı adli yargı mercilerinde sadece kamu görevlisinin sorumluluğuna gidilebileceği yönünde ka- rarları mevcuttur. Yargıtay’ın bu tutumunun ardında mahkeme ka- rarlarının uygulanmasında gerekli özen ve dikkati göstermeyen hatta kişisel veya siyasi saiklerle mahkeme kararlarını uygulamayan ya da uygulanmasını geciktiren kamu görevlilerini caydırmak amacı vardır. Zira kamu görevlisinin doğrudan sorumlu tutulması, rücu müessese- sinin işletilmesinden daha caydırıcıdır. 82 altında hareket ettiklerinin araştırılmasına gerek bulunmadığı kabul edilmiştir. Mahkemeye göre ayrıca, “kişisel kusurun saptanması için sayılan duyguların etki- si altında davranıldığının belirlenip ortaya çıkarılmasında ispat yönünden büyük güçlükler vardır. Böyle bir görüşün kabulü halinde karar gereğini yerine getirme- yen görevlinin hukuki sorumluluğu ancak pek sınırlı durumlarda mümkün ola- bilecek ve böylece Danıştay kararlarının uygulanması olanağı hemen hemen orta- dan kalkacaktır”. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu E.1978/7, K. 1979/2, 22.10.1979, https://legalbank.net/belge/y-ictihadi-birlestirme-buyuk-genel- kurulu-e-1978-7-k-1979-2-t-22-10-1979-danistayca-yurutmenin-durdu/187516/, (Erişim Tarihi: 20.03.2020) 82 Söyler, “Yargıtay Kararları Işığında Kişisel Kusur”, s. 577. Yargıtay’ın söz konusu görüşüne örnek niteliğindeki bir kararında, “İl Milli Eğitim Müdürü olarak gö- rev yapan davacı 11.11.2004 günü Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı’na uzman olarak atanmış, işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada yürütülmesinin durdurulmasına dair karar idare tara- fından uygulanmış: işlemin iptaline dair 30.9.2005 tarihli kararının idareye teb- liğ edildiği 15.2.2006 gününden önce 16.1.2006 gününde, davacı bu kez Personel Genel Müdürlüğü’nde oluşturulan komisyonda 6 ay süreyle görevlendirilmiştir. Davacı idareye başvurarak iptal kararının süresi içerisinde uygulanmasını talep ettiği, davalıların aldığı karar ile 16.1.2006 tarihli görevlendirmenin sona erdiril- diği ve bu kararın davacıya 23.3.2006 tarihinde tebliğ edilerek davacının geçici görevlendirmeden ayrılışının 24.3.2006 tarihinde yapıldığı ve davacının önceki görevine eylemli olarak 27.3.2006 günü başladığı anlaşılmaktadır. Yürütmenin durdurulması kararı biçimsel olarak uygulanan davacı, bunun hemen arkasından başka yerde görevlendirilerek idare mahkemesince verilen yürütmenin durdu- rulması kararı etkisiz hale getirilmiştir. Ayrıca, iptal kararına yönelik ilk işlem 30 gün dolmadan gerçekleştirilmiş olmasına karşın, davacının yasada öngörülen 30 günlük sürede eylemli olarak göreve başlaması sağlanmamıştır. Direnme yoluyla H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık, yargı kararının uygulanmaması sebebiyle kişi- lik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine dair davada yargı kararını uygulamadığı ileri sürülen kamu görevlilerinin kişisel ku- surlarının aranıp aranmayacağı, burada varılacak sonuca göre davalıların manevi tazminatla sorumlu tutulmalarının gerekip gerekmediği noktasında toplanmak- tadır. Uygulamada, yargı kararlarını yerine getirmeyenlerin tazminatla sorumlu tutulacakları kabul edilmekte, kararın otuz gün içinde uygulanmamış olması kişi- sel sorumluluk için yeterli sayılmaktadır. Yargı kararını uygulamak durumunda bulunanların, kararın eksikliğini veya yanlışlığını tartışma yetkileri bulunmadığı

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1