Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı
217 TBB Dergisi 2021 (153) Buket DENİZ yımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Kanun’la, 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesinin 4. fıkrası değiştirilmiştir: “ Mahkeme kararlarının süre- si içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir”. Dolayısıyla artık yargı kararlarını yerine getirmeme durumu da dâhil olarak hizmet kusuru bakımından sadece ilgili idare aleyhine dava açılabilir. Ancak idarenin daha sonra kişisel kusur nedeniyle kamu personeline rücu etmesi mümkündür. c. Kamu Görevlilerinin Kötü Niyetli Davranması Kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken düşmanlık, siya- si kin ve rekabet, kişisel ihtiras ya da kişisel menfaat sağlama gibi ne- denlerle zarar verici işlem veya eylemlerde bulunmaları kişisel kusur sayılmaktadır. 84 Kamu görevlilerinin kamu hizmetlerini yerine getirmek için yetki- lerini yalnızca kamu yararı doğrultusunda kullanmaları gerektiği göz önünde tutulduğunda, kamu görevlilerinin yetkilerini sübjektif saik- lerle kullanmasının kamu hizmetlerinin yürütülmesi ile ilgisi bulun- mamaktadır. Öte yandan yetkilerin yerinde kullanılmaması, saptırılması su- retiyle amaç unsuru bakımından hukuka aykırı her durumda, kamu görevlisi hukukun belirlediği amaç dışında hareket etmiş olmakla bir- likte kendisine kişisel bir kusur isnat edilememekte ve bu haller de hizmet kusuru sayılmakladır. Örneğin kamu görevlisi kamu düzenini korumak için kendine verilmiş bir yetkiyi idareye mali çıkar sağlamak sunda seçim hakkı bulunmayan kamu görevlilerinin, yargı kararlarını kasten yeri- ne getirmeme eylemleri, Anayasa’nın 129. maddesinin beşinci fıkrası kapsamında değildir”. http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Karar/Content/b31ad75b-1894- 455e-84bb-99a6c5aae1e5?excludeGerekce=False&wordsOnly=False, (Erişim Tari- hi: 10.03.2020) 84 Günday, s. 376, Yargıtay bir kararında, “Davacının sicil amirleri olan davalıla- rın, nedensiz biçimde ve kişisel duygularla davacı hakkında olumsuz sicil raporu düzenledikleri iddia edilmektedir. Olumsuz sicil raporları açılan davalar sonucu “objektif olarak hazırlamadıkları” gerekçesiyle iptal edilmiştir. Dava dosyaların- da da davacının sicilinin olumsuz olmasını gerektiren herhangi bir soruşturma veya rapor bulunmamaktadır. Bu duruma göre, davalıların sicil konusunda sub- jektif davrandıkları, diğer bir anlatımla yansız olarak sicil düzenlemedikleri ve böylece kişisel kusurları bulunduğu anlaşıldığından bu somut olgu gözetilerek manevi tazminat takdiri gerekir” şeklinde bir değerlendirmede bulunmuştur. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, E: 2003/1367, K: 2003/10869, Karar Tarihi: 30.09.2003, Söyler, “Yargıtay Kararları Işığında Kişisel Kusur”, s. 579.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1