Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı
245 TBB Dergisi 2021 (153) Bahattin ARAS farklı tarihlerde askeri okulda çekilmiş bir kısım fotoğrafları nedeniyle başvurucu hakkında birden fazla kez ihbarlarda bulunması neticesin- de idari tahkikatlar başlatılmış; çeşitli disiplin cezaları verilmesi neti- cesinde en son 2012 yılında İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı- na yapılan isimsiz ihbar üzerine yeniden idari tahkikat başlatılmış ve oluşturulan Komisyon tarafından başvurucunun durumunun Subay Sicil Yönetmeliği’nin mülga 91. maddesinin (e) fıkrası kapsamında ol- madığı değerlendirilerek sicil yolu ile TSK’dan ilişiğinin kesilmemesi yönünde görüş hazırlanmış ancak onaya sunulan görüşün Sahil Gü- venlik Komutanı tarafından uygun görülmeyerek başvurucu hakkın- da “Silahlı Kuvvetlerde Kalması Uygun Değildir”” sicili düzenlenmiş ve üçlü kararname ile ayırma süreci tamamlanmıştır. Bundan dolayı yapılan bireysel başvuruya ilişkin olarak Mahkeme; “…62. Kamu görevlisi ve TSK askeri personeli olarak belirli bir sorum- luluk taşıyan başvurucu, bu görevi kabul etmek suretiyle görevinden kaynak- lanan disiplin ve tutum istemine kendi iradesiyle dâhil olmuştur. Bu durum, kişinin hak ve özgürlüklerine herhangi bir vatandaşa uygulanamayacak sınır- lamaları beraberinde getirmektedir. Zira kamu yararı, kamu görevlilerinden uymaları gereken meslekî ve etik kurallar açısından tam bir uyum beklemek- tedir. Özellikle mesleki yaşamı ile bağlantısı olabilecek bazı özel hayat unsur- ları açısından, başvurucunun mesleki ve etik kurallara aykırı davranışlarının kamu görevlilerinin ve bu bağlamda kamu hizmetinin saygınlığı üzerinde be- lirli bir etkiye sahip olabileceği açıktır. Ancak her ne kadar hakkında isimsiz ihbar mektupları gönderilen başvurucunun askeri öğrencilik döneminde çeki- len fotoğraflarından haberdar olan idare tarafından disiplin hukuku açısından bir değerlendirme yapılabileceği belirtilmiş ve yargı kararlarının gerekçelerin- de başvurucunun taşıdığı asker sıfatına vurgu yapılmış ise de somut başvuru- ya konu eylem ve davranışların başvurucunun mahremiyet alanında cereyan eden ve rızası ile alenileştirildiğine dair bir bulgu bulunmayan özel yaşam eylemlerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 63. Başvurucu 2006 yılında başlayan, farklı tarihlerde yeniden açılan, 2008 yılında uyarı disiplin cezası ile karşılanan ve 2012 yılında ayırma ceza- sı verilmesi ile sonuçlanan idari tahkikat sürecinde, meslekî hayatına ilişkin olmayan, yalnızca özel hayatını ilgilendiren iddialara yanıt vermek zorunda bırakılmış ve ayırma işleminin bu işleme konu fotoğrafların çekilmesinden en az yedi yıl sonra tesis edilmesi nedeniyle sürekli olarak ceza tehdidi altında yaşamıştır. Bu kapsamda başvurucuya yöneltilen iddiaların görevinin ifasıyla
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1