Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı
246 Kamu Görevlilerinin Özel Hayatlarına İlişkin Hususların Disiplin Soruşturmasına Konu Edilmesi değil daha çok mahremiyet alanında gerçekleşen özel yaşam eylemleri ile ilgili olduğu görülmektedir. Dolayısıyla ihtilaf konusu tahkikatın kapsamı mesleki hayatın sınırlarını aşmaktadır. Bu bağlamda idarenin ve yargısal makamların karar gerekçelerinde, başvurucunun ahlaka aykırı unsurlar içerdiği ileri sü- rülen fotoğraflar çektirdiği, söz konusu fotoğrafların bir şekilde ele geçirilmesi ve TSK’ya iletilmesi suretiyle işlenen fiillerin asker sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede ahlak dışı hareketler kapsamında olduğu tespitlerine yer verildiği ve karar sonuçlarının bu gerekçelere dayandırıldığı, sonuç olarak başvuruya konu disiplin işlemi ile yargısal sürece konu edilen davranışların esasen mesleki faaliyet ile ilgisi olmayan mahremiyet alanına dâhil özel yaşam eylemleri olduğu değerlendirilmektedir. 64. Kamu görevlilerinin mesleki yaşamlarıyla da bütünleşen bazı özel hayat unsurları açısından sınırlamalara tabi tutulabilecekleri açıktır. Ancak hakkındaki tahkikat sonucunda TSK’dan ayırma işlemi tesis edilmesinin baş- vurucunun mesleki hayatı üzerinde olduğu kadar temel geçim kaynağından yoksun kalması nedeniyle ekonomik geleceği üzerinde de önemli bir etki oluş- turduğu, bu nedenle ayırma işleminin daha önemli hâle geldiği anlaşılmakta- dır. Bu bağlamda özel hayatın gizliliği hakkı üzerindeki sınırlamaların zorun- lu ya da istisnai tedbir mahiyetinde olması, başvurulabilecek son çare ya da alınabilecek en son önlem niteliğinde olması gerekir. 65. Başvurucunun söz konusu özel yaşamına ilişkin gerek ayırma kara- rında gerekse yargı kararlarında isnat edilen eylemlerinin mesleki hayatı üze- rindeki etkilerine dair karar gerekçelerinde yeterli ve ikna edici gerekçeler or- taya konulmadığı gibi anılan eylemlerin TSK’nın işleyişi üzerindeki etkisi ve risklerinin de açıklanmadığı, ayırma işlemine dayanak olarak kabul edilen tah- kikata konu fotoğrafların hukuka aykırı biçimde ele geçirilerek kasıtlı olarak ve süreklilik arz edecek şekilde idareye isimsiz ihbar mektuplarıyla gönderildiği konusunda ileri sürülen iddialara ilişkin olarak bir araştırma yapılmadığı, hu- kuka aykırı delillerin yürütülen disiplin soruşturmasında geçerli delil olarak kabul edilemeyeceği ve hukuka aykırı delillere dayanılarak işlem tesis edileme- yeceği hususunun gözetilmediği, 2006 yılında elde edilen, 2008 yılında uyarı cezasına konu edilen fotoğraflara dayanılarak 2012 yılında ayırma işlemi tesis edildiğini ve mağdur sıfatının İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildiğini belirten başvurucunun söz konusu fotoğrafların hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu hususunda ileri sürdüğü gerekçelerin irdelenmediği, ay- rıca anılan hususlar öncelikle değerlendirildikten sonra isnat edilen disiplin suçuna konu eylemler ile tahkikat neticesinde verilen ayırma cezası dikkate
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1