Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı
260 Kamu Görevlilerinin Özel Hayatlarına İlişkin Hususların Disiplin Soruşturmasına Konu Edilmesi tumlarına ilişkin yükümlülüklerine dayandırdığını, oysa başvuranın sadece makyaj yapma ve giyinme şekli üzerine yürütülen soruşturma hakkındaki şüphelerini dile getirmekle yetindiğini gözlemlediğini ka- rarda belirtmiştir. Mahkemenin üzerinde durduğu bir diğer konu da hâkimin mes- leki hayatı ve özel hayat arasındaki denge ve bu konuda getirilecek sı- nırlamalardır. AİHM, hakimlerin mesleki görevlerinin, hâkimin dav- ranışının imajına ya da mesleğin saygınlığına zarar verme ihtimali olması halinde, özel hayatını sınırlayabileceği kanaatini taşımaktadır. Dolayısıyla AİHM’nin her olayın kendine has özelliklerini göz önünde bulundurarak, bireyin temel haklarından biri olan özel yaşama saygı gösterilmesi hakkı ile demokratik bir Devletin sunduğu kamu hizmeti- nin 8. maddenin 2. paragrafına uygun yürümesini gözetmek konusun- daki meşru menfaati arasındaki adil dengenin kurulup kurulmadığını araştırması gerekmektedir. AİHM, mesleki ya da özel hayatında bir hâkime duyulması gere- ken güven ya da saygıyı engelleyecek bir tutum benimsemiş olmanın adalet kurumunun saygınlığı üzerinde belli bir etkisi olduğunu kabul etmektedir. Bununla birlikte, bir kamu görevlisinin özel hayatına iliş- kin davalarda, bu kişinin belirli bir ölçüde özel hayatına ilişkin tutum- larının sonucunu öngörebilmesi ve gerektiğinde uygun güvencelerden yararlanabilmesi gerekmektedir. Özellikle mesleki hayat ile özel haya- tın kelimenin dar anlamıyla üst üste geldiği ve bir bireyin bazen hangi boyutta hareket ettiğinin tespit edilmesinin ne kadar zor olduğu göz önüne alındığında, bu tür güvencelerin gerekliliği bariz bir şekilde or- taya çıkmaktadır. AİHM’ne göre, benzer durumlarda, bir hâkimin özel hayatına ilişkin iddialara karşı korunabilmesi için, iç hukukta, yeterli güvence teşkil eden önlemlerin mevcut olması gerekmektedir. AİHM Özpınar/Türkiye Kararında karara giden süreci ve ulusal merciler tarafından verilen kararın gerekçelerini inceledikten sonra, yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında başvuranın özel hayatına ya- pılan müdahalenin izlenen meşru amaçla orantılı olmadığı sonucuna vardığını ve özellikle, başvuranın AİHS’nin 8. maddesi tarafından ön- görülen keyfiyete karşı korunmadan asgari düzeyde bile yararlanama- dığını tespit etmiştir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1