Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı
265 TBB Dergisi 2021 (153) Bahattin ARAS mümkün olmadığı gibi çoğu zaman bazı eylemler kişinin hayatının birçok alanını ilgilendirebilmektedir. Bu noktada temel sorun kişinin özel yaşamı ile meslek hayatını birlikte ilgilendiren eylemlerde ortaya çıkmaktadır. Özel hayat ve meslek hayatı arasındaki bu sıkı bağ nede- niyle özellikle kamu görevlilerinin özel yaşam alanı ile meslek yaşam alanı arasında gereken dikkat ve özeni göstermeleri gerekmektedir. Ancak kamusal görevinden dolayı özel hayatına dikkat etme yüküm- lülüğünün kamu görevlisinin özel hayatını ve diğer özgürlük alanları- nı daraltacak bir hal almaması gerekmektedir. Disiplin kurallarının, temel olarak idarenin iç düzeninin korunma- sı fonksiyonunu üstlendiği göz önüne alındığında, kamu görevlileri- nin hizmet dışındaki özel hayatına yönelik fiillerinin memur disiplin hukukunun alanına girmesi için, bu düzeni bozan, kamu hizmetinin iyi ve düzenli şekilde sunulmasını olumsuz şekilde etkileyen bir yönü- nün bulunması gerekmektedir. Kamu görevlisinin hizmet dışında özel yaşamını ilgilendiren bu ilişkisinin kamu hizmetinin iyi ve düzenli şe- kilde sunulmasını olumsuz şekilde etkilediğinin veya kendisine du- yulan saygınlık ve güven duygusunu sarstığının somut olarak ortaya konulması gerekmektedir. Kamu görevlisinin özel hayatına ilişkin eylemlerin ve durumların disiplin soruşturmasına konu edildiği durumlarda özel hayata ilişkin olsa da kişinin mesleki hayatı ve kurumun işleyişi üzerindeki etkisi ve riskleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Ancak burada kamusal yarar ile bireyin hakları arasında temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin objektif esaslar çerçevesinde bir değerlendirme ve gerekçelendirmenin yapılması gerekmektedir. Disiplin amirlerinin kendi bireysel fikir, inanç ve değerlerine göre ya- pacağı bir değerlendirme burada özel hayatın gizliği ve dokunulmaz- lığı aleyhinde bir sonuç ortaya çıkmasına neden olacaktır. Dolayısıyla disiplin sürecine konu edilen davranışların esasen meslekî faaliyet ile ilgisi olmayan, mahremiyet alanına dâhil özel yaşam eylemleri olduğu anlaşılmış ise burada zorlama yorumlarla “mesleki onur ve şeref” gibi soyut kavramlarla disiplin cezası verilmesi yoluna gidilmemelidir. Bu noktada AİHM’nin de Özpınar/Türkiye kararında üzerinde durduğu 2802 sayılı Kanun’un 69. maddesinin son fıkrasında yer alan “Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hü-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1