Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

310 Karşılaştırmalı Hukuk Işığında Hükümsüz Evlilik Sözleşmelerinin Boşanmanın Eşler ... tâbidir. 44 Bu şekilde, anılan hükümlerde açıkça yer almayan sınırlama- lar içtihat yoluyla getirilmiştir. 2. İçtihat Yoluyla Getirilen Sınırlama A. Genel Olarak Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru üzerine verdiği 6.2.2001 tarihli kararı 45 yukarıda değinilen hukuki tabloyu bü- yük ölçüde sarsmıştır. Kararda Alman Anayasası’nın m. 2/I hükmün- de sözleşme serbestisinin temelinin bulunduğu, m. 6/I hükmünden ise eşlerin aile birliklerini malvarlıksal ve ailevi sorumlulukları çerçe- vesinde özgürce şekillendirme haklarının bulunduğu sonucuna ulaşı- labileceği ancak anayasanın eşler arasında eşitliğin bulunduğu bir ev- liliği koruduğu; devletin eşler arasında dengeli müzakere konumunun bulunmadığı evlilik sözleşmesiyle şekillenen hukuki duruma karşı eş- leri korumakla yükümlü olduğu, evlilik hukukuna dair yasal rejimin 44 Langenfeld/Milzer, N. 20; Muscheler, N. 382; PraxisK-Hausch, §1408 BGB, N. 27; MünchK-Kanzleiter, §1408 BGB, N. 4; BeckOK-Bamberger/Roth/Hau/Poseck, §1408 BGB, N. 9; İnce, s. 351. Alman Federal Mahkemesi’nin önceki içtihatlarına göre evlilik sözleşmelerinde çocukların zararına sonuçların doğması veya eşler- den birinin kamusal yardımına muhtaç hale gelmesi gibi son derece sınırlı haller- de ahlaka aykırılık nedeniyle hükümsüzlük sonucunu doğurmaktaydı: MünchK- Kanzleiter, §1408 BGB, N. 22. 45 Alman Federal Anayasa Mahkemesi (Bundesverfassungsgericht) 6.2.2001 – 1 BvR 12/92 (Mitteilungen des Bayerischen Notarvereins 2001/2 (Mart-Nisan), s. 207 vd.). Karar, anayasa hükümlerinin özel hukuk ilişkilerine etkisi bakımından da önem taşımaktadır. Temel haklara ilişkin anayasa hükümlerinin özel hukuk ilişkilerine doğrudan uygulanacağını savunan görüşün karşısında, ilgili hüküm- lerin doğrudan doğruya salt devleti bağlayacağını, özel hukuk ilişkilerinde do- laylı olarak genel ilke veya yorumlamada etkili olabileceğini kabul eden görüş bulunmaktadır. Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin de benimsediği üçüncü görüş, hâkimin de yargılama görevini ifa ederken anayasal hakları uyuşmazlıkta uygulaması gerektiği aksi takdirde kamu gücüyle bireysel hakların ihlal edileceği yönündedir. Nitekim bu suretle özel hukuk ilişkilerinin içeriğinin anayasal dene- timi yargılama faaliyeti için temin edilebilmektedir: Münch, s. 212-213; Claus-Wil- helm Canaris, “Grundrechte und Privatrecht”, Archiv für die civilistische Praxis, C. 184, 1984, s. 228; Konu hakkında ayrıntılı bilgi: DetlewW. Belling/Nurten İnce, “Türk-Alman Hukukunda Temel Hakların Özel Hukuk İlişkilerine Etkisi”, Legal Hukuk Dergisi , C. 12 S. 137, İstanbul 2014, s. 6 vd.; Oya Boyar, Anayasa ve Özel Hukuk, İstanbul 2019, s. 16 vd. ve 38 vd. 29.3.2001 tarihli karar (DNotZ 2001, s. 708) da belirleyici sayılmaktadır: MünchK-Kanzleiter, §1408 BGB, N. 24; Türk hu- kukuna ilişkin değerlendirme için ayrıca: Kocayusufpaşaoğlu, §40 N. 2; Selim Ka- neti, “Anayasa Mahkemesi Kararlarına göre Anayasa’nın Özel Hukuk Alanındaki Etkileri”, Anayasa Yargısı Dergisi , C. 6, Ankara 1989, s. 32 vd.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1