Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı
327 TBB Dergisi 2021 (153) Barış DEMİRSATAN bir yıl içinde açacağı ayrı dava ile bu istemde bulunabilir. Yoksulluk nafakasına ilişkin hükümlerin amacı yoksulluğun giderilmesiyle sınır- lıdır. 113 Bu bakımından aile hukuku hükümleriyle sosyal devlete ait bir görev, boşanmış eşlere yüklenmiş olmaktadır. 114 MK m. 166/III ve m. 184/b. 5 hükümleri saklı kalmak üzere, nafaka tutarı hâkim tarafından yoksulluğun giderilmesi amacını aşacak şekilde belirlenerek, boşanma sebebiyle yasal boşanma rejiminde öngörülenler dışında malvarlığı transferi boşanan eşler arasında sağlanamaz. Görüldüğü üzere, yok- sulluk nafakası tazminat niteliğini bünyesinde taşımamaktadır. Her ne kadar yoksulluk nafakası olarak belirlenecek edimin tutarı hususun- da evlilik öncesinde bir ölçüde belirsizlik bulunuyor olsa da kanun, boşanma esnasında göz önünde tutulacak ölçütü açık biçimde tespit 113 Yoksulluk nafakasının tutarı, borçlunun mali gücü ölçüsünde kalmak kaydıyla yoksulluğun giderilmesi için yetecek miktarla sınırlıdır: Dural/Öğüz/Gümüş, s. 156; Benzer yönde: Kılıçoğlu, s. 170; Erdem, s. 204; Feyzioğlu, Aile Hukuku, s. 398. Yoksulluğun boşanma sonucu ortaya çıkması gerektiği, kişisel bir durumdan ileri gelmemesi gerektiği şeklinde: Saymen/Elbir, s. 280; Arkan Serim, s. 290; Evlilik- ten önce de yoksulluk içinde maddi sıkıntı yaşayan kişi bakımından: Tosun, s. 65; Karş. Öztan, s. 839, Yazar önceki yaşam tarzına oranla düşük ekonomik şartlarda yaşamanın yoksulluk sayılacağını kabul etmektedir. MK m. 166/III kapsamındaki birtakım boşanmalarda, eşlerin yoksulluk nafakası adı altında yoksulluğu gider- me işlevini fazlasıyla aşan tutarların ödenmesi hususunda uzlaştıkları görülmek- tedir. Bu gibi sözleşme hükümlerinin yasal yoksulluk nafakası olarak değil, olağan sözleşmesel bir edim taahhüdü olarak görülmesi gerekir. Bunun en temel sonucu ise nafaka tutarının değiştirilmesi veya nafakasının sona ermesinin Türk Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine ve özellikle TBK m. 138 hükmüne tâbi olması- dır: Başak Baysal, Sözleşmenin Uyarlanması, İstanbul 2019, N. 378; Benzer yönde: Hoşlan, s. 247-248. Yoksulluk nafakasının belirlenmesine ilişkin olarak güncel eği- lim ve gelişmeler hakkında: Gediz Kocabaş, “Evlilik Sonrası Dayanışma İlkesi ve Bu İlkenin Sınırı Olarak Clean Break İlkesi Doğrultusunda Yoksulluk Nafakasını Belirleyici Ölçütler”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Der- gisi , C. 19, S. 1, İstanbul 2013, s. 360 vd. Öte yandan, mali gücüyle orantısız surette nafakayla sorumlu tutulması, kişinin anayasal maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlali anlamına gelecektir: Anayasa Mahkemesi, 7.11.2019, 2016/3140 [Bireysel Başvuru] (Resmî Gazete-17.12.2019/30981). 114 Mustafa Şahin, “Türk – İsviçre Medeni Kanunlarına Göre Evlilik Sonrası Katkının (Yoksulluk Nafakasının) Şartları”, GÜHFD , C. 21, S. 3, Ankara 2017, s. 83 ve 86. Karş. Sosyal devlet ilkesine uygun bir paylaşımın söz konusu olduğu fikrinde: Zekeriya Kurşat, “Anayasa Mahkemesinin Anlaşmalı Boşanma ve Yoksulluk Na- fakasına İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi”, Anayasa Mahkemesinin Mede- ni Hukuka İlişkin Kararlarının Değerlendirilmesi Sempozyumu (21 Mayıs 2012), İstanbul 2013, s. 226-227. Olması gereken hukuk açısından tahsil edilemeyen na- fakanın rücu edilmek üzere devlet tarafından borçluya ödenmesi görüşü: Oktay Özdemir, Revizyon İhtiyacı, s. 43.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1