Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

358 Ticaret Hukuku Perspektifinden Avukatlık Şirketleri Bu tasarruf işlemlerinin nasıl olacağı hususu noktasında ise AOY, “ or- takl ı k ad ı na kay ı t ve tescil i ş lemleri, kayd ı n bulundu ğ u yere, devri yapacak olan ortak ile ortakl ı k temsilcisinin birlikte ba ş vurmas ı ile yap ı l ı r ” hükmünü içermektedir (m.6/3). O halde ortaklığın, tek taraflı olarak katılma pa- yının kendi adına tescilini isteme hakkı bulunmamaktadır. 57 6102 sayılı TTK ile birlikte ticaret şirketlerine katılma payı olarak getirilen ekonomik değerlerin taahhüt ve tasarruf aşamalarına ilişkin olarak önemli yenilikler kabul edilmiştir. 58 Bu bağlamda taahhüdü açı- sından resmi şekil şartı öngörülmüş taşınmazlar, sicile tabi taşınırlar veya fikri mülkiyet hakları gibi katılma paylarının şirket sözleşmesin- de yer almasının yeterli kabul edilerek, ayrıca bir şekil şartının gerek- memesi, sicile tabi olmayan taşınırlar açısından zilyetliğin devri şartı aranmaksızın tescili takiben şirketin bunlar üzerinde doğrudan tasar- ruf edebilecek olması, yine taşınmazlar için tapu siciline şerh, sicile tabi taşınırlar için ilgili sicile durumu belirten bir kaydın düşülmesi, diğer taşınırlar için güvenilir bir kişiye tevdi gibi birtakım ek önlem- lerin getirilmesi, özellikle de sicile tabi katılma paylarının şirketlere 57 6762 sayılı TTK döneminde anonim ve limited şirketler, kendi yetkili organları vasıtasıyla şirkete taahhüt edilen taşınmazların şirket adına tescil edilmesini tapu sicilinden isteyebilmekteydi (m.285/2). Ancak kollektif ve komandit şirketler bağlamında benzer bir hükmün kanunda yer almaması sonucu, bu şirketlerde tescilin yalnızca taşınmazı şirkete taahhüt eden ilgili ortak tarafından yapılabil- diği bir durum yaşanmaktaydı. Mehmet Özdamar, “Ticaret Şirketlerine Sermaye Olarak Taşınmazların Taahhüt Edilmesi”, GÜHFD, C: 10, S: 1-2, s. 110. Avukatlık ortaklıkları bağlamında da ortaklığa taahhüt edilen taşınmazların tescili, ancak ilgili ortak tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Taahhüdünü yerine getirmeye ortaklara karşı ortaklığın, ilgili sicil müdürlüğünden tescili isteme hakkı olmayıp, genel hükümlere göre ilgili ortağa karşı tescile zorlama davası açması gerekmek- tedir. Dolayısıyla avukatlık ortaklıkları açısından bu konuda da şahıs şirketlerine paralel bir durum söz konusudur. 6102 sayılı TTK’da ise yepyeni bir usul benim- senmiştir. TTK m.128/6 uyarınca ticaret şirketlerine taahhüt edilen sicile tabi ka- tılma paylarının şirket adına tescil edilmesi, bizzat ticaret sicili müdürü tarafından ilgili sicillerden re’sen istenecektir. Ticaret sicili müdürünün diğer sicillere tescil talebinde bulunması için şirketin bu yönde bir istemde bulunmasına da gerek bulunmamaktadır. Ancak, ticaret sicili müdürünün tescil hususunda ihmalkâr davranmasının yaratacağı olumsuz sonuçları bertaraf etmek için tüm şirketlere doğrudan ilgili sicillere tescil talebinde bulunma hakkı tanınmıştır. Bilgili/Demir- kapı, s. 56. AOY m.6/3’te öngörülen ortak ile ortaklık temsilcisinin birlikte tescili isteme usulü terk edilerek, avukatlık ortaklığının tescilini takiben ilgili baroya ka- tılma payı olan değerlerin ortaklık adına tescil edilmesini diğer sicillerden isteme yetkisi ve görevinin verilmesi düşünülebilir. 58 Konuyla ilgili bkz. Abuzer Kendigelen, Türk Ticaret Kanunu: Değişiklikleri Yeni- likler ve İlk Tespitler, 3. Bası, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2016, s. 124-127.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1