Türkiye Barolar Birliği Dergisi 153.Sayı

430 Gemi Adamlarının Gemi Alacaklısı Hakkı bot ve vapur büfelerinde çalışanlar da diğer gemi adamlarından farklı olarak belirli bir mesaiye sahip olmaları, dinlenme zamanlarını gemi- de geçirmemeleri, iaşe ve barınma ihtiyaçlarının karşılanmaması gibi sebeplerle gemi adamı olarak kabul edilmemelidir. Yeni Türk Ticaret Kanunu Türkiye’nin taraf olduğu 1993 tarihli Rehin MS’ye uygun olarak “gemide çalıştırılma” ölçütünü kabul etmiş ve bu sayede herhangi bir sözleşme akdetmeksizin çalışan gemi adam- ları da ücret alacakları için söz konusu haktan yararlanabilecektir. Ka- nun gemi adamlarının ücret alacaklarına yönelik herhangi bir sınırla- ma yapmamış tam tersine diğer tutarlar ibaresi ile iş ilişkisine dayanan tüm alacakları kapsam içerisine alınmıştır. Deniz ticareti çoğunlukla ülkeler hatta kıtalar arası gerçekleştiğin- den gemiler pek çok ülkeye gidebilmekte, seyrüseferin büyük kısmı açık denizlerde geçebilmektedir. Ayrıca gemide çalışan gemi adam- ları çoğunlukla birden fazla milletten oluşmaktadır. Bu durumların hepsi yabancılık unsuru yaratmaktadır. Yabancılık unsuru bulunan bir olayda gemi alacaklısı hakkının hangi ülke hukukuna göre belirle- neceği tespiti zor bir husustur. Olması gereken hukuk açısından gemi alacaklısı hakkının tespitinin iki aşamalı olarak yapılması gerekir. Yabancı unsurlu bir olayda hakim ilk olarak MÖHUK m. 27 hükmü- nü uygulayacaktır. Yetkili hukuk tespit edilip uygulandığında MÖ- HUK m. 5’e göre Türk kamu düzeni ihlal ediliyorsa o halde yetkili hukuk yerine Türk hukuku uygulanması lazım gelmektedir. Ayrıca MÖHUK m. 6’da belirtilen doğrudan uygulanan kural niteliğindeki hükümlerin MÖHUK m. 27 hükmü uygulanmaksızın öncelikli olarak uygulanacaktır. İkinci olarak ise bir gemi adamının çalışmasının kar- şılığı olan ücret alacakları tespit edildikten sonra gemi alacaklısı hakkı verip vermediği TTK m. 1320/3 gereğince Türk hukukuna göre tespit edilecektir. Doktrinde tartışma Yargıtay’ın 1992 tarihli kıdem tazminatına iliş- kin bir kararı üzerinden yapılmaktadır. Çokça eleştirilen söz konusu kararda kamu düzeni müdahalesi yanlış olarak uygulanmıştır. Katıl- dığımız görüş uyarınca kıdem tazminatı doğrudan uygulanan kural niteliği taşımamaktadır ve uygulanacak yetkili hukuk kuralının Türk hukukundan farklı olması tek başına kamu düzeni müdahalesini ge- rektirmemelidir. Aynı durum fazla çalışma ücreti için de geçerlidir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1