Türkiye Barolar Birliği Dergisi 154.Sayı

234 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nde Egemenliğin Görünümü: Anayasa Hukuku ... ki krallar bir yandan ülkelerindeki feodal senyörlerle, diğer yandan da krallık üzerinde söz sahibi olmaya çalışan Papalık ve Roma-Cermen İmparatorluğu ile savaşmak zorunda kalmışlardır. Söz konusu mü- cadelenin en yoğun biçimde yaşandığı ülke ise Fransa olmuştur. Bu ülkede krallar, uzun mücadelelerden sonra içeride feodal beyleri sin- direbilmişler, dışarıda da Papalık ve Roma-Cermen İmparatorluğu’na karşı başarı elde ederek bağımsızlıklarını koruyabilmişlerdir. İşte bu gelişim, krallardan, içte ve dışta daha üstün bir gücün bulunmadığı ve bulunamayacağı esasına dayalı bir hukukî formülü geliştirmiştir. Daha sonraları bu formül, bir egemenlik teorisi haline getirilmiştir ve “Klâsik Egemenlik Teorisi” olarak adlandırılmıştır. 11 Bu teorinin kurucusu ve en büyük savunucusu Fransız hukukçu Jean Bodin 12 (1530-1596)’dir. Bodin, görüşlerini “Devletin Altı Kitabı” adlı eserinde toplamıştır. Kendisinin siyaset bilimine en büyük katkısı, ege- menlik kavramını ilk kez siyasi arenaya getirmiş olmasıdır. 13 FBodin’e göre, egemenlik, yurttaşlar ve uyruklar üzerinde en yüksek, en mutlak ve sürekli güçtür. Buradan egemenliğin üç özelliğine ulaşılabilir: 1. Egemenlik mutlaktır: Bodin’e göre egemenlik, başka bir güç ta- rafından sınırlanmış değildir. Aksi halde o, egemenlik sayılmaz. Top- lumdaki tüm iktidar odakları, kaynaklarını egemen güçte bulurlar, onun izin verdiği ölçü ve sınırlar içerisinde varlıklarını sürdürürler. Egemen, hiçbir konuda, herhangi bir kimse ya da kuruma danışmak durumunda değildir. Egemen, belli koşullar altında ne kendi yaptığı yasalarla ne de kendinden öncekilerin yasalarıyla bağlıdır. 14 2. Egemenlik süreklidir: Bodin, egemenliğin sürekliliğinden onun ebedîliğini anlamakta ve bu terimi açıklarken “egemen” ve “yönetici” kavramlarının farklılığına işaret etmektedir. Ona göre yönetici, ege- men tarafından belirli bir süre için, kısıtlı ve istenildiği an geri alınabi- lecek bir yetki verilen kişidir. Onun yetkileri ancak egemenin iradesi sayesinde meşruluk kazanabilir. Bu sebeple yöneticinin egemene ve yasalara tabi olması gerekir. 11 Münci Kapani, Politika Bilimine Giriş, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2004, s. 55 12 Talip Türcan, Devletin Egemenlik Unsuru ve Egemenlikten Kaynaklanan Yetkile- ri, Ankara Okulu Yayınları, 2001, s. 84 vd. 13 Alaaddin Şenel, Siyasal Düşünceler Tarihi, Ankara 1990, s. 314 14 Ayferi Göze, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, Yedinci Baskı, Beta Yayınları, İs- tanbul 1995, s.122

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1