Türkiye Barolar Birliği Dergisi 154.Sayı

20 Etik ile Hukuk Sarkacında Açlık Grevi ifade özgürlüğü mutlak değildir, hele cezaevindekiler için bu sınır- lamalar çok daha farklı ve fazla olabilir ama söz konusu düzenleme sınırlamanın da ötesinde, açlık greviyle ifade edilen düşünce açıkla- masını en baştan tanımamaktadır. 80 Eğer hükümlünün topluma yeni- den kazandırılması infazın hedeflerinden biri ise, ifade özgürlüğünün görünümü niteliğindeki demokratik eylemlerin hangi ölçüde sınırla- nacağı konusunda da hak temelli bir değerlendirme yapılmalıdır. 81 c. CGİK m. 82 Hükümlülerin açlık grevi hakkında temel rejimi belirleyen 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun “Hükümlünün kendisine verilen yiyecek ve içe- cekleri reddetmesi” kenar başlıklı 82. maddesi de bu eylemi hak olarak görmeyen yaklaşıma uygun şekilde kaleme alınmıştır. Aşağıda daha ayrıntılı tartışacağımız bu düzenleme, Anayasa’nın vücut bütünlüğü dokunulmazlığı kuralına getirdiği “kanunda yazılı hal” istisnasına bir örnek teşkil etmektedir. İnfaz Kanunu’nun 110. maddesindeki yolla- ma sonucu tutukluları da kapsayan maddenin birinci fıkrası zorla bes- leme, ikinci fıkrası ise tıbbi müdahaleye ilişkindir. d. Yönetmelik Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan, 29 Mart 2020 tarihinde yü- rürlüğe giren “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik”, açlık grevi ve ölüm orucu hakkında Kanun düzenlemesini tekrar ifade etmekle yetinmiştir (m. 101). İnsan haklarını yakından ilgilendiren bir kanuni düzenlemenin uygulama esas ve usullerinin Yönetmelik ile belirtilmesi gerekmektedir. 80 AİHM’in Kara v. Türkiye (B. No: 22766/04, 30 Haziran 2009) kararını da bu bağ- lamda not etmek gerekir. Kasım 2000’de gerçekleşen dava konusu olayda, Ana- dolu Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği, açlık grevi başlatan tutukluları desteklemek amacıyla üyelerinin de belirli olmayan bir süre için açlık grevi yapmalarına karar vermiştir. Yerel mahkeme 27 Aralık 2002 tarihinde ver- diği kararda, açlık grevi organize etmek ve broşür dağıtmak suretiyle derneklerin tüzük dışı faaliyet yasağını ihlal suçundan mahkûmiyet kararı vermiştir. Başvu- ran, altı ay hapis cezasından çevrilen adli para cezasına mahkûm olmuştur. AİHM ise bu cezanın demokratik bir toplumda gerekli olmadığı kanaatiyle AİHS’nin 10. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. 81 Konuyu AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında etraflıca değerlendiren bir çalışma için; ÇiğdemD. Sever, “Hapishane İdarelerinin Yetkileri ve Hapsedilen Haklarının Sınırı”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 122, 2016, s. 141-192.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1