Türkiye Barolar Birliği Dergisi 154.Sayı

32 Etik ile Hukuk Sarkacında Açlık Grevi rumluluğu hekime yine objektif olarak isnat edilemez. Ayrıca, kişilerin yaşam hakkının ihlal edildiği yönünde idareye bir kusur da atfetmek de doğru değildir. Devletin tüm imkânları seferber ederek, hükümlü- nün hayatını kurtarmaya hazır olması gerekli ve yeterlidir. 120 Ölüm orucundakilere tıbbi müdahale, tutuklu veya hükümlü ile devlet arasında özel bakım, koruma ve disiplin ilişkisinin bir sonucu- dur. 121 Bu ilişki hastanede tedaviye alınan hükümlü-tutuklu üzerinde de devam edecektir. Ancak, İnfaz Kanunu’nun 16/2. maddesi 122 gere- ğince tahliye söz konusuysa, Kanun’un 82. maddesi grevci üzerindeki etkisini yitirecek, eylemin özgür bireylerin açlık grevi veya ölüm oru- cundan farkı kalmayacaktır. Bu bağlamda bazı uygulama örneklerinde, ölüm orucunda du- rumu kritik hale gelen kişi tutukluysa adli kontrolle, 123 hükümlüyse infazın ertelenmesiyle tahliye kararı verildiği görülmektedir. Yargıtay da bir kararında, yüksek hayati riske rağmen tedaviyi reddeden açlık grevcisi hükmen tutuklu hakkında 5275 sayılı Kanun’un 16/2. madde- si gereğince “iyileşinceye kadar infazın durdurulmasına” hükmetmiştir. 124 açıkken tedaviyi reddedince bilinci bozulacak, bu nedenle yeniden tıbbi müda- halede bulunulması mümkün hale gelecek. Haliyle ret-bilinç yitirme-tıbbi müda- hale-bilincin yerine gelmesi-ret döngüsü tekrar tekrar yaşanabilecektir. Hukuk düzenimizde bu kısır döngüye düşmemenin tek yolu, infazın durdurulması veya tutukluluğun kaldırılmasıdır. 120 AİHM Horoz v. Türkiye kararı (başvuru no. 1639/03, 31.03.2009). 121 Barış R. Erman, Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu, Ankara 2003, s. 199. 122 ‘‘Diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının in- fazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.’’ 123 14.4.2020 tarih ve 7242 sayılı Kanun’la CMK’nın 109. maddesine ağır hastalık ha- linde adli kontrol imkanını ekleyen kanun koyucunun, zaten mümkün olan bu usule ilişkin uygulamaya hatırlatmada bulunma ihtiyacı hissettiği düşüncesinde- yiz. Düzenleme şu şekildedir: “(4) Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellil- ik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremediği 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16’ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tespit edilen şüpheli ile gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadın şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.” 124 ‘‘…Dosyanın temyiz incelemesi sırasında hükmen tutuklu Aytaç Ünsal’ın açlık grevine devam edip etmediği tıbbi müdahaleyi kabul edip etmediği hayati ris- kinin bulunup bulunmadığı son aşamadaki durumunun ne olduğu hususunda 02.09.2020 tarihinde, İstanbul Kanuni Sultan Süleyman EğitimAraştırması Başhek- imliği’ne yazılan müzekkere cevaben düzenlenen aynı tarihli raporda; açlık gre- vinin 212. gününde olan hasta her ne kadar tanı ve tedaviye yönelik hiçbir işlemi

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1