Türkiye Barolar Birliği Dergisi 154.Sayı
88 Ceza Muhakemesinde Tanık Beyanının Tartışılması ve Değerlendirilmesi Adil yargılanma hakkı kapsamında içinde yer alan savunma hakkı kapsamında sanığın asgari bazı hakları vardır. Bu haklardan birisi de sanığın aleyhinde ifade veren tanıkları sorgulamak veya sorgulatmak, lehine ifade veren tanıkları da aleyhe ifade veren tanıklarıyla aynı ko- şullarda çağrılarak dinlenilmesi hakkıdır. Adil bir yargılanmadan bahsedilebilmesi için kural olarak tanık beyanlarının aleni duruşmada iddia ve savunma tarafının önünde alınması ve tartışılması gerekir. Özellikle örgütlü suçlara ilişkin mu- hakemelerde bu suçlara tanıklık eden kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye düşmesi nedeniyle korunmalarına ilişkin olarak adli önlem- lerin geliştirilerek tanık koruma programlarının oluşturulmasını ge- rekmiştir. Hukukumuzda gizli tanıklık kavramı kapsamındaki ted- birlere ilişkin olarak CMK ile bu hususta özel bir kanun niteliğinde olan Tanık Koruma Kanunu’nda ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. Muhakeme makamları, sanığın adil bir şekilde yargılanması ile teh- like altındaki tanığın haklarının korunması noktasında adil bir denge gözetmekle yükümlüdür. Bu dengenin korunmaması durumunda sa- nığın adil bir şekilde yargılandığı söylenemez. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6’ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendinde, suçlanan bir kişinin aleyhine olan tanıkları sorgulamak veya sorgulatmak, lehine olan tanıkların da aleyhe olan tanıklarla aynı koşullarda çağrılmasını ve beyanlarının alınmasının sağlanması hakkı garanti altına alınmıştır. Kural olarak, tanık beyan- larının açık duruşmada ve sanık huzurunda ortaya konulması ve de- ğerlendirilmesi gerekir. Gizli tanık uygulaması bir istisnadır ve bazı ölçütlerin uygulanması halinde salt gizli tanık kendiliğinden adil yar- gılanmanın bir ihlalini oluşturmayacaktır. Tüm bu hususlara riayet edilerek alınan gizi tanık beyanı hukuka uygun olacaktır ancak gizli tanık beyanının diğer delillerle desteklen- mesi gerekir. Tanık Koruma Kanununun 9’uncu maddesin sekizinci fırkası gereğince, gizli tanık beyanları tek başına hükme esas alınamaz. Bu itibarla, söz konusu gizli tanık beyanının diğer delillerle desteklen- mesi gerekir. Öte yandan, diğer delillerle de desteklenen gizli tanık beyanının, delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda oluşan vicdani kanaati de kuvvetlendirmesi gerekir. Kısaca, gizli tanık beyanının tek başına delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1