Türkiye Barolar Birliği Dergisi 155.Sayı
137 TBB Dergisi 2021 (155) Doğan ŞENYÜZ / Recep KAPLAN Oysa, derece mahkemelerinin ve dolayısıyla Danıştay’ın evvelemirde kanunları uygulamak şeklindeki görevi dikkate alındığında, VUK’un VİR’in tebliğini zorunlu kılan emredici hükmü de nazara alınarak davaya konu edilen işlemle birlikte davacıya İYUK’un 3. ve 16. mad- deleri kapsamında tanınan dava dilekçesi verme ve idarenin savun- malarına cevap verme haklarının tam ve etkili kullanımına uygun şartların oluşup oluşmadığının üzerinde durulması gerekirdi. Davacı gerekçeye göre biri dava dilekçesi diğeri savunmaya cevap aracılığıy- la olmak üzere iki etkili savunma yapma imkânına sahipken VİR ve düzenlenmiş olması halinde VTR’nin işlemle tebliğ edilmemesiyle bu hakkı fiilen bire indirilmiştir. Kararda “İdari davalar yönünden ise taraf- ların usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve tarafla- ra diğer tarafın sunduğu kanıtlar ve görüşlerden bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkanının tanınması kural olarak hakkaniyete uygun yargılama hakkı kapsamında değerlendirilmektedir” ifadesindeki “ tarafların usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması” şeklindeki ilkenin somut olaya nasıl uygulandığının ortaya konması gerekirdi. Bu genel kuralın vergi hukukunun kendine has özellikleri bakı- mından istisnai bir nitelik taşıyan VİR ve düzenlenmiş olması halin- de VTR bakımından uygulanması yanlış olmuştur. Adil yargılanma hakkı bağlamında yargılama sürecinin tamamının hakkaniyete uygun yürütülmesinin güvence altına alması gerekir. DVDDK incelenmeye konu kararın değerlendirme kısmında idari işlemin tesis edilme nedeni olarak ifade ettiği ve esasen literatürde gerekçe olarak isimlendirilen açıklamaların idari dava açıldıktan sonra ortaya konulmasının adil yargılamayı ihlal etmeyeceği görüşündedir. Ancak şu kadarı söylene- bilir ki, işlemle birlikte VİR ve düzenlenmiş olması halinde VTR tebliğ edilmediğinde davalı idarenin “ birinci savunma dilekçesi ” ve “ ikinci sa- vunma dilekçesi ” olmak üzere iki etkili hakkı fiilen korunmuştur. Buna karşın davacının savunma yapma imkanının idarenin ilk savunmasına cevaptan ibaret olan bir tek dayanak ve delil ileri sürme imkanına in- dirgenmesinin ve davacının davalı idarenin ikinci savunma dilekçe- sinde ileri sürdüğü hususları cevaplayamamasının yargılama sürecini hakkaniyete uygun olmaktan çıkarmadığı yönündeki değerlendirme- ye katılmak mümkün değildir. Her ne kadar İYUK’un 16. maddesi- nin (2) numaralı fıkrasında “Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir. Buna karşı davacı cevap
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1