Türkiye Barolar Birliği Dergisi 155.Sayı

163 TBB Dergisi 2021 (155) Fatih ŞAHİN Zilyetlik devri sözleşme konusunun hukuka aykırı olması ya da suç oluşturması halinde suçun oluşup oluşmayacağı ise doktrinde tar- tışmalıdır. Bir görüşe göre böyle bir durumda güveni kötüye kullanma sucu oluşmaz; çünkü Borçlar Kanunu’na göre bir sözleşmenin konu- su kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişisel haklara aykırı olamaz. Aksi halde sözleşme batıl olacaktır. Bu görüş bu hallerde hukuka uygun bir zilyetlik devrinin gerçekleşmeyeceği- ni savunmaktadır. Dolayısıyla bu görüş hukuk düzenine aykırı düsen bir güven ilişkisinin korunmaya değer olmayacağını belirtmektedir. 34 Diğer bir görüş ise ceza hukuku ve özel hukukun farklı dallar olduğu, her hukuk dalında ayrı değerlendirme yapılması gerektiği, güveni kö- tüye kullanma suçu açısından önemli olanın geçerli bir zilyetlik dev- rinin varlığı olduğu, şayet zilyetlik devrine konu mal hukuken kanun bir mal olsa da, şayet devir amacına aykırı tasarruf söz konusu ise, suçun yasal unsurlarının oluşacağı yönündedir. 35 Yine bu görüşü sa- vunan yazarlar, ceza hukukunun korumasının bu tur olaylarda kay- bedilmesi ceza hukukunun amacına ters düşeceğini, ceza hukukunun, zarar verme özgürlüğünü genişleten nitelikteki bir geri çekilişinin ka- bul edilemeyeceğini belirtmektedir. 36 Kanaatimizce de özel hukukun ayrı bir hukuk dalı olması, ceza normları yorumlanırken ceza huku- kuna özgü kurallar ve ceza hukukunun ilkeleri altında yorumlanması gerektiğinden zilyetlik devrine konu mal hukuken yasaklanmış olsa da bu suç oluşacaktır. Zira bu suç ile korunan mülkiyetin yanı sıra kişiler arasındaki güven ilişkisidir. Muvazaalı işlemlerde 37 suçun oluşup oluşmayacağına da değinil- melidir. Muvazaalı işlemlerde örneğin bir kişinin hacizden kurtarmak netimce alınan 30.06.2003 tarihli karar doğrultusunda çıkarılan 01.07.2003 tarihli ihtarnamenin tebliğ edilmesine rağmen, defter-belgelerin alıkonulmaya devam olunduğu dosya kapsamından anlaşıldığından; yüklenen suçun unsurları itiba- riyle oluştuğu gözetilerek sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi gerekir- ken” 34 Koca, s. 84. Centel/Zafer/Cakmut, s.432. Koca/Üzülmez, s.629. 35 Tezcan/Erdem/Önok, s. 583. Bakıcı, s.10. Veli Özer Özbek, Yeni Türk Ceza Kanu- nun Anlamı 2. Cilt, Seçkin Yayınevi, İzmir 2008, s.1193. 36 Bu konudaki tartışmalar hakkında detaylı bilgi için bkz. Meraklı, s.1860. 37 “Sözleşme taraflarının hakiki niyetlerini gizleyerek görünürde bir beyanda bulun- maları hususunda anlaşmaları muvazaa (danışık), bu şekilde yapılan işleme de muvazaalı işlemler denilmektedir” Ahmet M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Turhan Kitabevi, Ankara 2006, s. 115.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1