Türkiye Barolar Birliği Dergisi 155.Sayı
198 Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK 155/1-2) III. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Güveni kötüye kullanma suçu, malvarlığına karşı suçlar içerisin- de yer almış olup, uygulamada gittikçe artan oranda karşılaşılmak- tadır. Suçun genel olarak düzenleniş tarzına bakıldığında, 765 sayılı ETCK’ya göre daha kısa ve fakat daha genel ibarelere yer verildiği görülmektedir. Ceza kanunlarının, suç ve cezaların kanuniliği ilkesi gereği, içeriğinin açık olması gerekir ise de, çok kazuistik ve sınırlayıcı düzenlemeler, sürekli değişen toplumlarda, yeni durumların karşıla- namaması sorununa yol açacaktır. Gerçekten de günümüz toplumu çok hızlı evrilmektedir. Teknolojik gelişmeler deyim yerinde ise ışık hızında yaşanmaktadır. Birçok kanun bu değişiklik karşısında yetersiz kalmaktadır. O nedenle kanunilik ilkesini zedelemeden genel ifadeler- le suçun düzenlenmesi yerinde olacaktır. Güveni kötüye kullanma suçu, gerek kanun metnin yazılışı gerek- se gerekçesi itibariyle iyi düzenlenmiş bir suç olarak gözükmektedir. Şüphesiz, mükemmel ve kusursuz değildir. Örneğin, suçun tamam- lanması için yarar sağlanması gerekip gerekmediği açıkça anlaşıla- mamaktadır. Kanun maddesinde yer alan “kendisinin veya başkası- nın yararına olarak” ibaresinin suçun oluşumu ve tamamlanması için yarar sağlamak mı gerektiği yoksa bu düzenlemenin failin kendisinin yanı sıra üçüncü kişilerin yararına olarak da bu suçu işleyebileceğini belirtmek için mi getirildiği konusunda, haklı olarak farklı görüşler or- taya çıkmıştır. Bu konudaki tartışmaları ve görüşümüzü ilgili kısımda ayrıntılı olarak açıklamıştık Güveni kötüye kullanma suçu içerik itibariyle birçok hukuki iliş- kiye temas ettiğinden suçun oluşup oluşmadığının tespiti oldukça önemlidir. Çünkü bu suçun özünde taraflar arasında bir hukuki ilişki, çoğu zamanda borçlar kanunu ya da diğer özel kanunlarda tanımlanan bir sözleşme ilişkisi vardır. O nedenle her borca aykırı davranışın, her sözleşmedeki edimi yerine getirmemenin bu suçu oluşturmayacağına önemle dikkat edilmelidir. Suçun iyi anlaşılabilmesi zilyetlik ilişkisi, zilyetlik kurumu, zilyetliğin devri gibi konulara hâkim olunmasına da bağlıdır. Bu yönüyle güveni kötüye kullanma suçu özel hukukla iç içe geçmiş durumdadır. Suçla korunmak istenen sadece mülkiyet hakkı olmayıp, aynı za- manda kişiler arasındaki güven ilişkisi de korunmak istenmiştir. Ti-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1