Türkiye Barolar Birliği Dergisi 155.Sayı

319 TBB Dergisi 2021 (155) İlker ZEYREK Yukarıda yapılan değerlendirmeler neticesinde, Danıştay kararla- rında, iyi idare hakkı kavramından açıkça bahsedilmemekle birlikte, bu hakkın kapsamı içerisinde olduğu kabul edilen iyi idare ilkelerine azımsanamayacak ölçüde yer verildiği görülmektedir. III. İyi İdare Hakkı ve İlgili İlkelere Kavramsal Bakış Çalışmada, uluslararası hukuk metinlerinde ve Türk pozitif huku- ku düzenlemelerinde izi sürülen iyi yönetim hakkı ve bu hakka ilişkin ilkelerin kapsamı her geçen gün genişleyen bir niteliğe sahiptir. Hızla değişen toplumsal yapı ile devletlerde/uluslararası kuruluşlarda ya- şanan değişim ve yaygınlaşan demokrasi anlayışı karşısında, iyi idare hakkının statik bir hak olması beklenemez. Ayrıca iyi idare hakkı, di- ğer temel hak ve hürriyetlerle de sıkı biçimde ilişki içerisinde olan bir haktır. İdarenin iyi idare ilkelerine aykırı işlem ve eylemleri ile çoğu zaman bireyin diğer hak ve hürriyetleri de ihlal edilebilmektedir. Bu sebeple iyi bir idare hakkının korunması yönündeki çalışmalar, diğer birey hak ve hürriyetleri bakımından da güvence sağlar. İyi idare ilkelerinin genişleyen ve sınırlandırılamayan özellikleri, bu kavramların dinamik niteliğinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple, iyi idare ilkelerini net bir çerçeveyle belirleme gayreti de anlamsızdır. İyi idare kavramını ancak kesin bir yargıya ulaşma çabasından uzak bir şekilde tanımlamaya çalışmak gerekmektedir. Ancak gerek uluslararası hukuki düzenlemeler gerekse Türk pozi- tif hukuku düzenlemeleri göz önünde bulundurulduğunda, iyi idare hakkına ilişkin hak ve ilkeleri; dinlenilme (yönetime katılma, savun- ma) hakkı, bilgi edinme hakkı, hukuki yardım ve temsil hakkı, idari işlemin gerekçeli olması ilkesi, işleme karşı başvuru yollarının göste- rilmesi gerekliliği ilkesi ve olarak saymak mümkündür. açma süreleri dışında ayrı dava açma süreleri öngörülmüş olan idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri idare tarafından ilgililerine bildiril- medikçe, özel dava açma sürelerinin işletilmesine, Anayasa’nın 40. maddesi hük- mü uyarınca olanak bulunmamakta olup, 2577 sayılı Kanun’da açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.”, DİDDGK, 03.07.2017, E.2017/640, K.2017/2734, www.kazanci.com. tr, (24.04.2020).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1