Türkiye Barolar Birliği Dergisi 155.Sayı

388 Sınırdaş Tarımsal Arazi Maliklerinin Önalım Hakkının Yürürlükten Kaldırılmasının Derdest ... da ise dava konusu kavramı açıklanırken, iki görüş etrafında konu ele alınmıştır. Bir grup dava konusunun talep sonucu ve talebin dayandığı hayat olayı olarak açıklarken 31 , diğer bir görüşe göre ise dava konusu talep sonucuna göre tayin edilir. 32 Hukukî yarar ise, davanın açıldığı andan itibaren yargılamanın her aşamasında var olması gereken bir dava şartıdır (HMK m. 114/1- h). Davanın açıldığı anda hukukî yararın olmaması, dava şartı eksik- liği sebebiyle davanın usulden reddi sonucunu doğurur. Ancak dava açıldığında mevcut olan hukukî yararın sonradan ortadan kalkması özel olarak değerlendirilmiş ve bu durumun davanın konusuz kalma- sına neden olduğu sonucuna varılmıştır. 33 Davanın konusuz kalması, hukukumuzda doğrudan bir düzenle- meye sahip olmasa da HMK m. 331/1’de anılmaktadır. Anılan hüküm davanın konusuz kalmasını tarif etmekten ziyade, konusuz kalma halinde yargılama giderlerine hükmedilme rejimini tayin etmekte- dir. Ayrıca davanın konusuz kalmasını düzenleyen 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 34 m. 425’ten farklı olarak 35 konusuz kal- sunu yalnızca talep sonucuna göre tayin eden saf usul hukuku teorileri, usul huku- ku teorilerine tepki olarak gelişen yeni maddî hukuk teorileri ile nisbî dava konusu teorisi ve çekirdek teori geliştirilmiştir. Ayrıntılı bilgi için, bkz. Yavuz Alangoya, İhtilaf Konusu Hakkındaki Doktrinin Durumu, İÜHFM 1968, S. 3-4 (s. 288-303) (Schwab, K. H.; Der Stand der Lehre vom Streitgegenstand im Zivilprozessrecht, JuS 1965, (s. 81-86)), s. 289 vd.; Timuçin Muşul, Medeni Usul Hukukunda Terdit İlişkileri, 2. Bası, Ankara 2009, s. 94 vd; Ejder Yılmaz, Islah, 5. Baskı, Ankara 2021, s. 186 vd.; Süha Tanrıver, Medenî Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, Ankara 2007, s. 72 vd.; Hanağası, s. 118 vd.; Levent Börü, Dava Konusu Kavramı ve Teorileri, BATIDER Y. 2012, C. 28, S. 2 (s. 257-293), s. 261 vd.; Ercan Özler, s. 175 vd. 31 Muşul, s. 102; Nedim Meriç, Medenî Yargılama Hukukunda Tasarruf İlkesi, An- kara 2011, s. 128 vd. 32 Yılmaz, Islah, s. 192; Tanrıver, Derdestlik, s. 81; Tanrıver, Usûl, s. 492; Hanağası, s. 124; Börü, Teoriler, s. 281 vd. 33 Pekcanıtez, Pekcanıtez Usûl, s. S. 949; Hanağası, s. 336 vd. 34 RG 2, 3, 4.7.1927 T., 622, 623, 624 S. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 450 uyarınca mülga. 35 HUMK m. 425’te; taraflardan birinin ölümü ve davanın terki gibi sebepler hü- küm verilmesine gerek olmayan hal olarak gösterilmiştir. “Davanın terki (atiye bırakma)” 1086 sayılı Kanun’da yer alan bir kavram olmakla birlikte HMK’da yer almamaktadır. Bu kavramı karşılayan kavramın ne olduğu, Yargıtay kararları ile uygulamada şekillenmektedir. Yargıtay davanın terki veya atiye bırakma kavra- mını, HMK m. 123’te düzenlenen davanın geri alınması kurumuna karşılık gelen 1086 sayılı Kanun m. 185/1 kapsamında görmektedir: “…Gerek mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakeme- leri Kanunu’nda davanın atiye bırakılması şeklinde bir kavrama yer verilmemiş- tir. Davanın atiye bırakılması ifadesinden anlaşılması gereken, mülga 1086 sayılı Kanun’un 185 maddesinde, 6100 sayılı Kanun’un ise 123. maddesinde düzenle-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1