Türkiye Barolar Birliği Dergisi 155.Sayı

485 TBB Dergisi 2021 (155) Elif Can ÇALICI cektir. 23 Kendinden önceki modernist bilim anlayışının tarafsızlık ve objektiflik iddialarını eleştiren feminizm, yine modernite sınırlarında kalarak, başka bir deyişle modernitenin modernist bir eleştirisini ya- parak, kadın ezilmişliği ve ikincilleştirilmesini sonra erdirmek amacıy- la politika, kuram, metodoloji ve araştırma üretmeye odaklanmıştır. Nesnel ve tarafsız bir bilimsel bilgi ortaya koymayı hedefleyen poziti- vist bilim anlayışının aksine feminizm, kadın öznelliğinin bilimsel bil- ginin nesnesi olabileceğini ortaya koymuş ve bunu kadın mücadelesi- nin zeminini hazırlamak gibi politik bir gerekçeyle yapmıştır. 24 Nesnel gerçeklik idealinde ideal bilgi nesnesinin zamansız, değiş- mez ve tarih dışı olması beklenir. Dolayısıyla öznenin insan haklarının soyut taşıyıcısı olduğu varsayılıp, insan hakları da insanlığın uluslara- rası ve tarih ötesi evrensel özelliklerine dayanır. Bütün özneler bir ör- nek kabul edildiğinden bireysel farklılıklar raslantısal olarak görülüp, bu farklılıkların felsefenin gündeminden uzak kalması gerektiği kabul edilir. Meşru sayılabilecek bir felsefi araştırma evrensel, nesnel ve ta- rafsız olduğu kabul edilen gerçeklerin arayışındadır. Feministler ise nesnellik paradigmasını benimseyen bilimsel bilginin dahi önyargısız ve yansız olmadığının farkındadırlar. Bilgi önemli ölçüde toplumsal olarak inşa edildiğinden, onun tarih dışı ya da değişmez olduğunu düşünmek mümkün değildir. Bu durumda özneler de birbiriyle öz- deş kabul edilemez. Bireysel farklılıklar ve özneler ile onların içinde bulundukları topluluklar arasındaki iletişimler, felsefenin araştırma konusu olmalıdır. 25 Feminist felsefe, kadınların, erkeklerin yetersiz birer karşılıkları ya da onlara yakın varlıklar olarak değil, kendileri olarak düşünme- leri ve yazmalarına olanak tanıyacak başka türlü bir açılım yaratma çabasındadır. Bu açılım, içerisinde çeşitli söylemleri, perspektifleri ve (birbirine karşıt olanlar da dahil) çıkarları barındırmaktadır. Burada tek bir feminizm biçiminin diğerleri üzerinde egemenlik kurması söz konusu değildir. Kendi köklerinin tarihsel olarak ataerkil metinlerde olduğunu kabul eden feminist felsefenin geleceği, bu tarihin ötesine geçebilecek bir yönelim taşır. Dolayısıyla onu “feminist” yapan konu- 23 Özkazanç, “Bilim ve Toplumsal Cinsiyet”, s. 16. 24 Mehmet Bozok, “Feminizmin Erkekler Cephesindeki Yankısı: Erkekler ve Erkek- lik Üzerine Eleştirel İncelemeler”, Cogito, S. 58, 2009, s. 269, 270. 25 Chanter, s. 103, 104.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1