Türkiye Barolar Birliği Dergisi 155.Sayı
490 Hukuki Pozitivizmin Normatifliği: Feminist Perspektiften Bir İnceleme hukuk eğitimine yaklaşımı yeniden şekillendirmeye başlamıştır. Bu hareketlerin etkisine rağmen çoğu hukuk dersinin düzenlenişi, po- zitivist olarak kalmaktadır. Hukuk eğitimi, hukuku görece özerk bir toplumsal olgu olarak baştan varsaymaktadır. Bu eğitimle hem belir- li yasaların bilgisinin hem de öğrencilerin bu bilgiyi pratik bağlamda kullanabilecekleri tekniğin verildiği düşünülmektedir. Pozitivist dü- şüncenin temel bir ilkesi, hukukun biçimsel olarak eşit olan taraflara nötr bir biçimde uygulanan standartlar getirdiğidir. Tarafların hukuki akıl yürütmeye etkili bir biçimde katılıp katılamayacaklarını belirle- yen eşitsizlik sorunları, kendisine ana akım hukuk düşüncesinde ve eğitiminde çok az yer bulabilmiştir. Diğer yandan aynı sorunlara femi- nist hukuk düşüncesinde büyük önem verilmiş, hukuki akıl yürütme sürecinin erilliği sorgulanmıştır. 44 Ana akım hukuk düşüncesinin standart bir kabulü, hukukun po- litikadan, etikten ve dinden ayrık, görece özerk bir toplumsal pratik olduğudur. Kelsen’in saf hukuk kuramında uç bir ifadesini bulabile- ceğimiz bu kabul, pozitivist geleneğin tamamında daha ılımlı hallerde de olsa karşımızdadır. Gerçekten de pozitivizmin tekrar tekrar karşı- mıza çıkan problemlerinin, yani kurumlara, hukuki olanla olmayan arasındaki sınırlara, hukuki otoritenin kaynağına ve hukukla adalet arasındaki ilişkiye dair problemlerin kaynağı olan husus budur. Hu- kuk metodunun ayrık ve kendine özgü bir metot olduğuna ilişkin bu ana akım kabul, feminist hukuk teorisi tarafından sorunsallaştırılmış- tır. Feminist teori, hukukun cinsiyet kalıplarıyla birlikte güç ilişkilerini yansıtma, yeniden üretme, ifade etme, kurma ve pekiştirme biçimleri- ni ortaya çıkarma amacında olduğundan, hukukun otonomluk iddia- sını da sorgulamaya açar. Hukuku, onun sınırlarını sürekli olarak aşan daha derin toplumsal, politik ve ekonomik güçlerle birlikte ilerleyen bir pratik olarak sunar. Dolayısıyla hukukun üstünlüğü ideali, bir de- ğişikliği ve yeniden yorumlamayı gerektirir. Feminizm, cinsiyet kalıp- larıyla şekillenen bir dünyada hukuk önünde cinsiyet tarafsızlığı ve cinsiyet eşitliği fikrinin bir eleştirisini geliştirmiştir. Bu anlamda femi- nist hukuk teorisi, hukukun doğruları bildirme, tarafsız veya objektif yargıda bulunma iddialarını, ayrık ve dolayısıyla ulaşılamaz bir bilim alanı kurmasını sorunsallaştırır. 45 44 Lacey, s. 4, 5. 45 Lacey, s. 7.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1