Türkiye Barolar Birliği Dergisi 155.Sayı

73 TBB Dergisi 2021 (155) Ömer KESKİNSOY / Semih Batur KAYA Özellikle 1982 Anayasası bu bakımdan sürekli bir tartışmanın oda- ğındadır. Çünkü Anayasa gerek yapılış yöntemi gerek muhtevası iti- barıyla çağdaş çoğulcu bir zemine sahip değildir. Anayasa özgürlükçü ve demokratik bir hüviyete sahip değildir. Keza özellikle 2017 Ana- yasa değişikliği, kurucu iktidar tekniği ile hazırlanmış ve gerek hazır- lanması gerek kabulüyle ilgili sürece bakıldığında, hemen hemen tüm aşamalarında halkın katılımını engellemeye yönelik bir iradenin dev- rede olduğu söylenmelidir. 2017 Anayasa değişikliğinin halkoylaması da olağanüstü ortam ve şartlarda gerçekleştirilmiş ve adeta plebisite yakın bir yöntemle kabul edilmiştir. 63 Zaten 1982 Anayasası otoriter ve devlet merkezli bir ideolojiye sahipti; 2017 Anayasa değişikliği ise bu otoriter ruha ivme kazandıracak yetkilerle iktidarı yürütme etrafında tekelleştirmiş ve tekilleştirmiştir. 1982 Anayasası her haliyle toplumsal mutabakat eseri olmaktan uzaktır. Çağdaş anayasacılık düşüncesinin aksine, devlet merkezli bir toplum ve siyaset anlayışı 1982 Anayasası- na hâlihazırda damgasını vurmaktadır. Bir anayasayı sivil ve demokratik yapan temel unsur o anayasa- nın içeriği kadar yapılış yöntemiyle de ilgilidir. Türkiye acil ve bu ba- kımlardan demokratik hukuk devleti ile bağdaşır yeni bir anayasaya ihtiyaç duymaktadır. Fakat bu yeni Anayasa, toplum içinde olabildi- ğince geniş bir konsensüsü yansıtacak demokratik bir uzlaşma yolu ile yapılmalıdır. Anayasayı yapan organ özgür ve adil seçimler sonucu belirlenmelidir. Yeni anayasa evrensel ilkeler doğrultusunda yapılan- malı ve halkın gerçek anlamda sahiplendiği bir hüviyet taşımalıdır. Bu yönüyle yeni anayasa, devletçi, vesayetçi, otoriter ve yasakçı zih- 63 Nitekim Venedik Komisyonu bu doğrultuda görüşünü şu şekilde ortaya koy- maktadır: “Daha genel bir ifadeyle, Venedik Komisyonu şunu yineler: ‘[…] refe- randum koşulları, seçmenlerin bir görüş oluşturma özgürlüğünü güvence altına almalıdır. Bu, diğer şeylerin yanı sıra […] seçmenlere yeterli bilgi verilmesini ve kamuoyu tartışmaları için yeterli zamanın ayrılmasını gerektirir’. Kritik bir re- feranduma giderken, misilleme korkusu olmaksızın karşıt görüşlerin tartışılabil- diği sağlıklı ve çoğulcu bir medyaya sahip olmak özellikle önem taşımaktadır. Venedik Komisyonu’nun aşağıda açıklayacağı gibi, büyük oranda olağanüstü hâl tedbirlerinin etkisiyle medya özgürlüğünün ciddi bir şekilde zarar gördüğü mevcut koşullarda, Türkiye’nin gelecekteki anayasası hakkında düzgün bir ka- musal tartışmanın yürütülmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, bu perspektiften bakıldığında, anayasa değişikliğinin zamanlaması kaygı uyandırmaktadır.” Ve- nedik Komisyonu, “Son Dönemde Çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerde Yer Alan Medya Özgürlüğüne İlişkin Tedbirler Hakkında Görüş”, Venedik 10-11 Mart 2017.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1