Türkiye Barolar Birliği Dergisi 156.Sayı
94 Ekolojik Krizin Yeniden Üretiminde Hukuk temin etmektedir. Tam da bu sınır, her siyasal durumda, emekçileri toplumsal yabancılaşmaya tabi yeniden inşa edebilme gücü olarak devletin kullandığı bir güç olduğu sürece, sermayedar lehine işleyen bir sınırdır. Devletin yurttaşla kurduğu varsayılan egemenlik bağının esasını, yurttaşın politik alanı kuşatması ve içerip aşmasının olanak- sızlığıyla tanımlanmış olması da birikim için gerekli sınırı temin eder. Emekçilerin “homo economicus” sınırına iteklenmeleri ve bu yaşama sınırını emekçilerin kabullenmeleri de kendilerini ve yaşam alanlarını yönetmeye yönelik praksislerden kopmalarının yolunu açar. Bu yö- nüyle, türsel yabancılaşma, sınırın her defasında yeniden üretilmesini ve birikimin maddi, siyasi, hukuki zemininin devlet tarafından inşası- nı mümkün kılmaktadır. 19 Hayvansıya-emek gücüne, iktisadi alanda tanınan, yaşamını sa- dece devam ettirme hakkı, onun nefes alıp verme özgürlüğü tam da emekçinin politik sıçrama zeminidir. Kapitalist toplumda, yaşama hakkıyla nefes alıp verme hakkı arasındaki sınırın nerede kurulacağı sorunu, toplumsal ve sınıfsal mücadelenin konusudur. Ancak, top- lumsallaşma ve canlılığa dair sınırın salt egemenin iradesiyle belirlenir hale geldiği, sermayedarların sınıf çatışmasında tam bir hakimiyetini işaret eden neoliberal süreçte, emekçilerin yaşama hakkı, nefes alıp verme sınırında tanımlanır ve sermaye birikim sürecinin yeniden üre- timi bu koşullarda mümkün olur. Tarihi ve doğayı iki zıt-karşıt kutba yerleştiren kapitalist sistem, küresel emek pazarının yoksullarını böylelikle, değersizleştirdiği di- ğer canlıların yanında konumlandırır. Sermayedarların, emekçileri hayvansı kılmasını mümkün kılan bu tarihsel ekseni “yeni türcülük” 20 19 Etienne Balibar, Yurttaşlık, Çeviren: Murat Erşen, Monokl Yayınları, 2016, s.40 vd. 20 Hayvanların salt hayvan olmalarından dolayı kötü muameleye, eziyete veya acıya maruz bırakılması ve insanlardan farklı olarak bu durumun olağan karşılanmasına karşı hayvan hakları hareketinin eleştirisi karşısında özellikle başta endüstriyel hay- vancılık sektörünün dolaşıma soktuğu hayvan refahı stratejisi, hayvanların metalaş- tırılmasından doğan eziyeti değil, onların ölüme konu edilmeleri sırasındaki refah için üretimde iyileştirmelere giderler. Sonuç itibariyle, yeni türcülük daha açıktan pek ala piyasa toplumunda hayvan refahının mümkün olabileceğini göstermeye ça- lışır. Singer bu konuda şunları söyler, “McDonald’s, hayvan savunucularıyla -önce Henry Spira’yla, onun ölümünün ardından PETA (Hayvanlara Etik Muamele İçin Mücadele Edenler) kuruluşuyla- yıllarca süren görüşmelerden sonra, kendisine et sağlayan mezbahalarda daha yüksek standartların belirlenmesine ve uygulama- ya konmasına karar verdi, sonra da yumurta tedarikçileri için tavuklarına en az
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1