Türkiye Barolar Birliği Dergisi 156.Sayı

98 Ekolojik Krizin Yeniden Üretiminde Hukuk lojik katmanlarla doludur. Ancak, emekçilerin bir suçlu olarak insan ilan edilmelerini mümkün kılan derin ekoloji anlatısı, Hristiyan teo- lojisinden farklı olarak bu suçlu insanı piyasa bağlayarak, Onu suçla- rından arındırmaktadır. Diğer yandan da insanın türün sınırına, pi- yasanın içine iteklenmesini ve hayvansı kılınmasını sağlayan liberal hak teorileriyle, bu kıyametçi tezler beraber ve kolkola yürümüştür. Hobbes’tan Hardin’e kadar uzanan bu tarihsel süreçte, emekçilerin kendi geleceklerini ve tarihlerini kurabildikleri dönemeçler türsel farklılaşmayı açığa çıkartmış ve insan toplumlarının farklı bir uygar- lık kurabileceğine olan inancı arttırmıştır. Ancak, ikinci dünya savaşı ardından yaşanan nükleer yıkım ve iki bloklu dünyanın parçalanarak Sovyetler Birliği’nin dağılması ardından, aşırı birikimin yarattığı tarih- sel koşullar yeniye dair arayışında köktenci bir siyasal dil yaratama- mıştır. 28 Bu bağlamda Bridle’a göre, “ Geçmişin üzerindeki örtüyü kaldırıp erişilen bilgi iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle başa çıkmanın bir yoludur. Ancak mevcut teknoloji ve usullerimizin de buna eşlik etmesi, bir ölçüde, ik- lim değişikliğinin doğurduğu aşırılıklara kalkan olması” 29 gerekmektedir. Neoliberal dönemin arifesinde, 1980’li yılların hemen başında, “Antroposen” kavramı, jeologlar tarafından, dünyaya insanın vurdu- ğu izi imlemek için kullanılmıştı. 30 Kavramın daha sonradan yaygınlık kazanması konusunda Bjornerud, geçtiğimiz yüzyılın bir noktasında, insanların yol açtığı çevresel değişim hızlarının, birçok doğal, jeolojik ve biyolojik sürecin hız ını geride bıraktığı bir eşiği geçtiğini ve bu eşi- ğin Jeolojik zaman çizelgesi için yeni bir çağın, -Antroposen’in- başlan- gıcını temsil ettiğini, savunur. Yazar, Nobel Ödüllü atmosfer kimyacısı Paul Crutzen tarafından 2002 yılında konan bu ismin, “ gezegenin davra- 28 McKenzie Wark, Moleküler Kızıl Antroposen Çağının Teorisi, Çeviren: Cemal Yardımcı, Metis Yayınları, İstanbul, 2020, s. 33. vd. 29 James Bridle, Yeni Karanlık Çağ Teknoloji ve Geleceğin Sonu, Çeviren: Kemal Gü- leç, Metis Yayınları, İstanbul, 2020, s. 67. 30 Karakaşa göre, “Antroposen teriminin ilk olarak 1980’lerde Eugene Stoermer isimli bir jeolog tarafından ortaya atıldığını (Haraway 2016, s. 44; Povinelli 2017, s. 55) ve daha sonra Paul Crutzen isimli bir meslektaşı tarafından popülerleştirildi- ğini görüyoruz. Antroposen, insani etkinliğin biyosferde ölçülebilir izler bıraktığı ve diğer insan dışı etkenlerin ötesinde yeryüzünü şekillendiren esas unsur olduğu jeolojik çağı ifade etmek için önerilen kavram. Son on ila on iki bin yıldır içinde bulunduğumuz Holosen çağının ardından artık Antroposen çağına girildiğini öne sürüyor bu jeologlar.” Öznur Karakaş, Hal-i Pür Melalimiz: Antroposen, https:// terrabayt.com/yasam/hal-i-pur-melalimiz-antroposen/, erişim tarihi: 26.5.2021.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1