Türkiye Barolar Birliği Dergisi 156.Sayı
100 Ekolojik Krizin Yeniden Üretiminde Hukuk ekolojik krizin sebebi olarak insanı göstermek için kullanmadığını ve ondan arınmak için gerekli bir politik kaldıraç olduğu iddiasındadır. Bu tezini desteklemek için de dünya sistemi üzerine çalışan bilim in- sanlarının, sera gazı salımına neden olan en zengin bir milyar insanın salımın yüzde 60’ından, en fakir üç milyar ise sadece yüzde 5’inden sorumlu olduğunun farkında olduğu belirtir. 36 Fakat, ekolojik krizin, toplumsal üretim ilişkileriyle, zaman ve mekan dolayımında üretimi yerine, toplumsal bölüşüm ilişkilerine odaklanarak yapılan karbon uy- garlığı analizinde, mekanı ve zamanı ekolojik bir çözümlemenin ku- rucu unsuru olarak ele almaz. Bu nedenle de Angus’un, demokratik planlı bir toplumla, ekolojik bir siyaset arasında kayıp halka olarak gördüğü ve önem verdiği antroposen kavramı, biyolojik beden dolayı- mıyla toplumsallaşma eğilimini ön plana çıkarmaktadır. Diğer yandan da Angus, antroposen kavramının, emekçi sınıflarla sermayedarlar ara- sındaki tarihsel yarılmayı görünmez kılarak bir türdeşleştirmeye yol açtığını da kabul etmemektedir. Buradaki türdeşleştirme, sermayeda- rın zamanına tabi kılınan emekçiler için, türsel felaketle karşı karşıya kalınacağına dair farkındalığın sermayedarla birlikte bir tür körleşme- ye yol açmasıdır. Angus’a göre, “ Holosen bitti. Antroposen başladı. Bu geri çevrilemez. Başlamakta olan iklim değişikliği binlerce yıl sürecek. Mevcut kul- lanılabilir hiçbir teknoloji, soyu tükenen canlıları geri getiremez. Okyanuslar- daki asit yok edilemez .” 37 Türsel felaketin yakın olduğu uyarısıyla, bu me- safe ve zaman ölçer siyaset tarifi neden mücadele etmeliyiz sorusunu havada bırakmaz. Fakat, verdiği yanıt, emekçilerin emek süreci içinde yaşadıkları tarihsel krizin aşılmasına yönelik bir farkındalık da yarat- maz. Onun emekçilerden ve insanlardan beklediği, “dünya için ve insan- lık için zaman kazanmak ” 38 olarak cisimleşir. Bu mesiyanik tehdit algısı, ekolojik krizin aşılmasının mümkün olamayacağını işaret eden teleolo- jik bir akıl yürütmedir. Tam da bu mesiyanik akıl yürütmenin kurduğu hakimiyet, güçlü önderliklere dayalı siyasal otokrasileri seçimle veya seçimsiz tüm dünyada kitlelerin desteğiyle yönetime getirecek zemini yaratmaktadır. Bu mesiyanik zemin, antroposen siyaseti, ekolojik kri- zin çözülmesinde emekçilerin bir tavır almasını olanaklı hale getirmez. Sonuç itibariyle, dünyanın, jeolojik dönemlerinden bugüne, yaşlandık- 36 Ian Angus, age, s.264 vd. 37 Age, s. 249. 38 Age, s. 251.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1