Türkiye Barolar Birliği Dergisi 156.Sayı
105 TBB Dergisi 2021 (156) Mahmut Fevzi ÖZLÜER tolojisiyle ilgilidir. Hak kavramı ontolojik boyutuyla emeğin evrensel tarihsel karakteriyle maddileşir. Bu yönüyle, hukuki formla, sınıf mü- cadelelerinin aldığı biçimle, dolayımlanan kurucu bir toplumsal prak- sis olarak hak kın, toplumsal-siyasal oluşa, ilişkiye ve yapmaya dair, üretimi ve yönetimi belirleyen bir kural koyma edimi olduğunu söy- leyebiliriz. Ontolojik düzlemde hak kavramını, emeğin dolayımında kurulan bir müşterek olarak tarihselleştirmek ve kavramsallaştırmak mümkündür. 56 Bu kapsamda, hak kavramını tarihsel olarak kurulan siyasal bir müşterek olarak kavrayarak, bu müştereği biyolojik ve top- lumsal birliği içinde emek sürecinin ontolojisine içkin kılarak ekolojik kriz ve hukuk ilişkisini çözümlemek mümkündür. Bu bağlamda, top- lumsal imgelemin, kolektif tasarımın bir biçimi olarak hak kavramı, farklı toplumsal sınıflarda, toplumsal üretim ilişkilerinde başka başka hukuki görünümlere-biçimlere sahip olabilecektir. Toplumsal ve sı- nıfsal çatışmaların tarihi, hakların farklı toplumsal sınıfların çelişki ve çatışmaları temelinde, kurucu bir toplumsal praksis olarak inşa edildi- ğini göstermektedir. 57 Hakların biçimsel inşasını farklı sınıfların, farklı hak inşa edebilme olanağını gözeterek düşünmek gerekir. Aynı zamanda bu, hakların hem bir mekân hem de zaman ile de dolayımlandığını kabulüne bizi götürür. 58 Bu biçimsel müşterekle etkileşim halinde olan hakkın mad- veya daha net bir ifadesiyle, günümüzde sınıf mücadelesinin kazandığı biçim” ifadesini kullanır. Ancak bu ifade hak kavramının dolayım düzeyini göstermekle beraber, hakkın kendisini açıklamaz. Bu nedenle, hak kavramının nasıl bir sos- yal ilişki biçimi olduğunun ve buna dair ontolojinin ortaya konulmasına ihtiyaç vardır. Kasım Akbaş, “Sınıf Mücadelesi ve Hukuk: Marx’ın Yönteminin İzinde”, Praksis Dört Aylık Sosyal Bilimler Dergisi , Sayı:48, 2018-3, Ankara, s. 42-61. 56 Bu konuda bakınız, Georg, Lukacs, Toplumsal Varlığın Ontolojisi, Hegel, Marx, Emek, Çeviri Editörü: Doğan Barış Kılınç, Notabene Yayınları, İstanbul, 2018. 57 E.P. Thompson, Tarih Yapmak, s. 285 vd. 58 Schmıtt, Hamlet’i analiz ettiği kitabında, Hamleti’i gerçek katili suçlamaktan uzak tutanın ve vicdanı dindiremeyecek olan adaletsizliğin koyu gölgesinin izini; ya- zarı belirleyen siyasal gerçek ve onun bağlı olmak zorunda kaldığı egemenin tabi olduğu cezasızlık tarihiyle değil iktidarın miras yoluyla geçişini düzenleyen kan hakkının, şimdinin yasası tarafından mülga edilmesiyle açıklar. Bu gerçeği ifade etmek için de zamanın oyuna baskını ifadesini kullanır. Yönetme sırasını bekle- yen ve cezasızlığın yarattığı yarayı ancak hakkı olan iktidarı alarak telafi edeceği- ni bilen Hamlet’in, aslında iktidarın geçişini düzenleyen kaidelere uygun olarak seçilmediğini ve tabi olduğu zamanın, parçalı bir iktidar yapısı içinde güç olmayı bekleyen mağdurun geçmiş zamanında kaldığını vurgular. Carl Schmitt, Hamlet Ya Da Hekuba: Zamanın Oyuna Baskını, Çeviren: Cana Bostan, Vakıfbank Kültür Yayınları, İstanbul, 2020, s.37.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1