Türkiye Barolar Birliği Dergisi 156.Sayı

111 TBB Dergisi 2021 (156) Mahmut Fevzi ÖZLÜER olan bir hukuk olabileceğine dair bilincin ve deneyimin unutturulma- sıyla, gelenek hukukunun ele geçirilmesiyle ve kural koyma praksisi- ne devlet tarafından, sermaye adına el konulmasıyla kurumsallaşır. 74 Toplumsal yaşamı müşterekleştirmeye ve buna dair pratiklerin kuruluş biçimine, hakim sınıfların el koyması ve sınıf hakimiyeti, biçi- min yasa formunda veya hukukun bizatihi kendisi olarak belirmesiy- le, devletin sınıfsal poziyonuna bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Bu aynı zamanda, müşterekleştirmeye yönelmiş pratiklerin değil, aynı zaman- da hakların kurumsal biçimlerinin de ele geçirilmesini gerektirir. Çün- kü, müşterekleştirme, sadece emek ve doğa arasında bir maddi birliği değil; aynı zamanda bunların örgütlenmesini tarihsel olarak gösteren kurumsallığı da içerir. Bu kurumsallık belli bir zaman ve mekân ile somutlaşır. Emeğin müşterek örgütlenmesinin ifadesi olarak, hakla- rın biçiminin belli üretim ilişkisine tekabül etmesi zorunluluğu, aynı zamanda, emek sürecinin de müşterek örgütlenmesinin sonucudur. Tam da bu nedenle hakların çitlenmesi, aynı zamanda hem emek sü- recinin hem de emeğin cisimleştiği yerin ve zamanının çitlenmesidir. De Angelis göndermesiyle hakların tarihsel bağlamında kavranışını, Fırat’ın müşterekleştirme pratikleri izleğinden düşünmek mümkün- dür. Fırat’a göre, “ müşterekler, çitleme ve müşterekleştirme pratiklerinden oluşan kavram seti analitik, tarihsel ve politik olarak zamansal bir boyuta sa- hiptir (…) Müşterekleştirme pratikleri kavramı ise hem eylemin süreçsel ve ilişkisel niteliğine vurgu yapar hem de verili bir eylemi onu önceleyen kolektif pratiklerle ilişkilendirmemizi gerektirir. Politik olarak ise, verili müşterekleri müşterekleştiren tarihsel toplumsal süreçlerden yola çıkarak bugünün müca- delelerini kavramamız ve geleceğin toplumsallığını tahayyül etmemizi müm- kün kılar. ” 75 Tam da bu bağlamda belirtmek gerekir ki, “hukuk kendini yasa olarak tesis ederek adet(görenek) olmaktan değil sadece adet olmaktan çıkmıştır. ” 76 Fakat bu, göreneğin olduğu gibi aktarımı demek değildir. “ Görenek, her iki sosyal sınıf için aynı anlamı taşıyan sabit bir değişmez de- ğildir. Tam aksine, onun tanımı sınıfsal konuma bağlı olarak büyük ölçüde 74 E.P. Thompson, Avam ve Görenek, s. 139. 75 BegümÖzden Fırat, “Müşterekleştirme ve Çitlemenin Zamanı: Göllüce’de Toprak Mücadeleleri”, Praksis Sosyal Bilimler Dergisi , Sayı: 49, Dipnot Yayınları, 2019, s. 41. Ayrıca bu konuda bakınız, Begüm Özden Fırat, “Köylüler, Devrimciler, Toprak, İşgal: Bitmeyen “68”; 1968, İsyan, Devrim, Özgürlük (içinde), Derleyen: Ömer Tu- ran, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2019, s. 499-s.522. 76 Pierre Dardot, Christian Laval, age, s.305.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1