Türkiye Barolar Birliği Dergisi 156.Sayı
157 TBB Dergisi 2021 (156) Etem Sabâ ÖZMEN / Ahmet AYAR C- YENİ ANAYAPI BAĞIMSIZ BÖLÜMLERİN PAYLAŞIMI Bu başlık altında eski anayapı bağımsız bölümlerine dayalı yıkım sonrası pay edinmiş birlikte maliklerin TMK. 688/II fıkrasındaki, “Baş- ka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır.” şeklindeki hükmü gereği tek ölçütün pay oranı olmakla yeni anayapı bağımsız bölümlerini nasıl paylaşacakları sorununu irdeleyeceğiz. Medeni Kanunumuzun paylı mülkiyete ilişkin hükümleri kentsel dönüşüm paylaşımlarını düzen- lemekte yetersiz kalması eksiklik olarak değerlendirilmemelidir. Buna göre, paylı mülkiyete ilişkin hükümlere göre anılan hükme ilaveten “ Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı mal- dan yararlanabilir ve onu kullanabilir. Uyuşmazlık hâlinde yararlanma ve kullanma şeklini hâkim belirler. Bu belirleme, paylı malın kullanılmasının za- man veya yer itibarıyla paydaşlar arasında bölünmesi biçiminde de olabilir.” şeklindeki hüküm anlaşamama halinde bizi hâkimin müdahalesine tâbi kılacaktır. Buna göre tek çözümün paydaşlar arasında kura usulü olduğu bile söylenebilecektir. Böylece, yer bakımından yani arz küre üzerinde fiziki konum ile hangi kat, hangi yön sorusunun cevabı veri- lecek paylaşım gerçekleştirilebilecektir. Hemen belirtelim işin niteliği gereği bazı uygulamalarda kura yine TMK 694 hükmüne tabi kaçınıl- maz usul olarak karşımıza çıkabilecektir. Örneğin, zeminde dağılmış 1960’lı yılların villa tarzı bağımsız bölümlerin veya büyük bir parselde onlarca blok yanında şehrin merkezinde kalan konuma dayalı tek bir kompleks tarzı blok içinde yer alan bağımsız bölümlerin paylaşımın- da klasik usulun varlığını kabul etmek gerekecektir. Doğal olarak bu paylaşımda eşitler arası eşitlik ilkesince arsa payı belirleyici faktör ola- caktır; m2 hesabı ile olmaksızın ve yine değer ölçütü ile 6306 sayılı Ka- nunun bu konuda paylaşım ile ilgili olarak sona eren kat mülkiyetine konu bağımsız bölümlerin “konum ve nitelik” açısından varlıklarının dikkate alınmasını yine hukuk biliminden temelini almamış başarısız ifadesi ile hükmetmiş bulunmaktadır (6306 sayılı Kanun m. 6). İlk olarak kanunun bu hükmü, konum ve nitelik belirtiminin tapu- da yazıma konu edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm getirmiştir. Doğal olarak bu yazıma ilişkin uygulamaya rastlanılamayacağı açıktır. Buna imkân olmadığı gibi gereklilik de yoktur. Çünkü anılan ifade ile “ko- num” arsa payını belirleyen kriterler (bağımsız bölümlerin değer fark- lılığına yol açmakla) içinde zaten yer almaktadır. Nitelik kriteri de eski KMK. 14/II hükmünce aranan “noter listesi” ile (riskli yapıya konu
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1