Türkiye Barolar Birliği Dergisi 156.Sayı
239 TBB Dergisi 2021 (156) Gönül BÜYÜKNACAR sahibi, simsarın faaliyeti ile asıl sözleşmenin kurulması arasında ne- densellik bağı olmadığı gerekçesiyle simsarın ücret hakkını ödemek- ten imtina edebilir. Ancak nedensellik bağına ilişkin hüküm emredici nitelik taşımadığından, taraflar sözleşme ile aksini kararlaştırabileceği gibi nedensellik bağının derecesini artırabilir veya azaltabilir. 105 Bu- nunla birlikte taraflar simsarlık sözleşmesine ücret garantisi kaydı ko- yarak, nedensellik bağı aranması şartını ortadan kaldırabilirler. 106 Bunun yanı sıra, simsarın faaliyeti dolayısıyla asıl sözleşmenin ku- rulması için bulunan üçüncü kişi dışında ancak üçüncü kişinin eşi 107 , kan veya sıhri hısımlığı olan kişilerle kurulan asıl sözleşmelerde de simsarın nedensellik bağını yerine getirdiği ve ücrete hak kazanabi- leceğini belirtmek gerekir. Söz konusu kişilerin kimler olabileceğinin simsarlık sözleşmesinde açıkça gösterilmesinde fayda vardır. Ayrıca Yargıtay kararlarında 108 da görüldüğü üzere, taşınmaz gösterme bel- gesi ile de söz konusu taşınmazın satışına ilişkin belirtilen kişiler tara- fından yapılan işlemler neticesinde de simsarın ücrete hak kazanabile- ceği belirtilmektedir. lemin tanıkla ispatı mümkün olduğu gibi yanlış bir sonuca varılabilir. Örneğin, bir borcu ödemek, maddi bir vakıadır. Fakat ödeme, bir borcu sona erdirmek amacıyla yapıldığı için, bir hukuki fiil değil, hukuki işlemdir. Bu nedenle, ispat sınırından bir borcun ödendiği, tanıkla ispat edilemez; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. O hâlde, senetle ispat zorunluluğu olup olmadığını belirlerken, ispat edilmek iste- nen hususun maddi vakıa olup olmadığını değil, hukuki fiil mi yoksa hukuki işlem mi olduğunu araştırmak gerekir: Hukuki işlem ise tanıkla ispat edilemez; hukuki fiil ise tanıkla ispat edilebilir.” (Erişim:28.01.2021, www.sinerjimevzuat.com.tr) 105 Gümüş, s.219.; Yavuz (Cevdet), Özel Hükümler, s.1280. 106 Şener, s.333. 107 Yargıtay eski tarihli kararlarında “üçüncü kişinin eşi” ile imza edilen asıl sözleş- melerde nedensellik bağının kurulmadığına işaret etse de yeni tarihli kararların- da fikir değiştirdiği görülmektedir. Eski tarihli karar için Bkz. YHGK. 20.3.2013 T. 2012/13-1038E.-2013/377K.; Yeni tarihli karar için Bkz. YHGK. 15.03.2017 T. 2017/13-644E.-2017/460K. içeriği; “… taşınmazın sözleşmenin imzalanmasından yirmi beş gün sonra davacının eşi olduğu anlaşılan N.İ. tarafından mal sahibin- den satın alınmış olması karşısında davacının imzasını inkâr etmediği sözleşme çerçevesinde sorumlu olduğunun kabulü gerekir…” (Erişim:12.12.2020, www.si- nerjimevzuat.com.tr) 108 Bkz. Yarg. 13.HD 04.12.2017 T. 2015/38577E.-2017/11891K. içeriğinde; “Davacı tellal, davalıya taşınmazı göstermiş, davalı, davacı ile yaptığı sözleşmeyi ortadan kaldırmadan, davacının gösterdiği taşınmaz davalının eşi tarafından satın alın- mış olduğuna göre, artık tellal üzerine düşen görevi yerine getirmiş ve ücret is- temeye hak kazanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki mal sahibinin davacı tellalı yetkilendirmemiş olması da sözleşme kapsamında bir önem arz etmez.” (Erişim: 12.12.2020, www.sinerjimevzuat.com.tr )
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1