Türkiye Barolar Birliği Dergisi 156.Sayı

39 TBB Dergisi 2021 (156) Ercan YAŞAR iktidar gücünü arttıran ( machtverstaerkendes Strafrecht ) bir mekanizma- ya dönüşmesinin önü bu anayasal güvencelerle kesilmiş bulunmak- tadır. Bu bağlamda zikretme gereği duyulan bir başka düzenleme ise Anayasa m. 38 hükmüdür. Bu anayasal düzenlemenin “iktidarı sınır- lama” bağlamında sağladığı güvenceler, aşağıda “Ceza Kanunlarında yer alan ve ceza hukuku bağlamında iktidarı sınırlama işlevi görebile- cek norm ve ilkeler” başlığı altında incelenecektir. İktidar gücünü arttıran ceza hukukundan bahsedildiğinde belki de akla ilk gelen ve iktidarların keyfi kullanımına müsait olan bir alan olarak Anayasa m. 25’te güvence altına alınmış olan düşünce ve kana- at hürriyeti ile ilgili düzenlemeler ele alınmalıdır. Bu alan kanunlaş- tırma sürecinde de sınırları net bir şekilde konulamayan, bu sebeple de somut olayda düşünce ve ifade özgürlüğü boyutunun aşılıp aşıl- madığının tespitinin kolay olmadığı, doktrin ve uygulamada sürek- li tartışmalara mahal veren bir alandır. Bu bağlamda sınırları- dilin müsaade ettiği çerçevede- olabildiğince net olarak çizildiği bir kanun düzenlemesi, nelerin kanundaki suç tanımına girdiğini öngörülebilir şekilde belirlemiş olacaktır. Böylece uygulamada düşünce ve kanaat hürriyeti üzerindeki muhtemel iktidar baskısı kısıtlanmış olacaktır. Ayrıca Anayasa’da da güvence altına alınmış olan ceza hukukunda belirlilik ilkesi bu halde keyfiliği en aza indirgeyecek bir mekanizma olarak devreye girebilecektir. Aynı şekilde mahkemelerin bağımsızlığını ve tarafsızlığını güven- ce altına alan Anayasa m. 9 da bu bağlamda ceza hukukunun iktidarı sınırlama işlevinin işlerliğini sağlayacak bir düzenlemedir. Bu konu önemi gereği aşağıda ayrı bir başlık altında incelenecektir. Adil yargılanmaya ilişkin düzenlemeler, insan onuru ile bağdaş- mayacak infaz ve yargılama usullerini yasaklayan hümanizm (insan- cıllık) ilkesi, kusur sorumluluğu ilkesi ve kusurla sınırlı cezai yaptırım uygulanmasını zorunlu kılan orantılılık ilkesi iktidarın ceza hukukunu emellerine hizmet eden bir araca dönüştürmesine engel teşkil edebile- cek ilkeler olup doğrudan yahut hukuk devleti olmanın gereği olarak Anayasa ve ceza normları ile güvence altına alınmışlardır. Milletvekili sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı müesseseleri negatif ceza hukuku- nun birer yansıması olup, iktidarın veya çeşitli organ veya kesimlerin ceza hukuku müesseselerini (soruşturma, kovuşturma, koruma ted-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1