Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

94 6L\aVL 3aUWLOHU +akkÕnda 8\JXOanan 'HYOHW <aUdÕPÕndan <RkVXn BÕUakPa <aSWÕUÕPÕnÕn yahut bu fiiller doğrudan doğruya anılan parti organlarınca kararlılık içinde işlendiği takdirde, söz konusu fiillerin odağı haline gelmiş sayılır.” Söz konusu tanıma göre bir siyasi parti iki şekilde yasak eylemlerin işlendiği bir odak hâline gelebilir. Bunlardan ilki, Anayasa’nın 68’inci maddesinin dördüncü fıkrasına aykırılık teşkil eden eylemlerin parti mensupları tarafından yoğun30 ve kararlı31 bir şekilde işlenmesi ve parti başkanı ile Anayasa’da sayılan karar ve yönetim organlarınca bu durumun zımnen veya açıkça benimsenmesidir.32 İkinci durum ise, söz konusu eylemlerin bu kez partinin büyük kongre veya genel başkan veya merkez karar veya yönetim organları veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup genel kurulu veya grup yönetim kurulunca yoğun ve kararlı bir şekilde işlenmesi gerekmektedir. Bu durumların varlığı hâlinde, siyasi parti hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatma kararı verilecektir. 30 “Yoğunluk” unsuru Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu bir kararda şu şekilde ifade edilmiştir: “Buna göre, ülke çapında çok sayıda üyenin birlikte ya da ayrı ayrı, eşzamanlı veya farklı zamanlarda gerçekleştirdiği, sayısal açıdan çokluk derecesinde olan belirli nitelikteki eylemlerin kararlılık içinde tekrarlanması, yani süreklilik göstermesi durumunda ‘yoğunluk’ söz konusu olabilecektir. Örneğin, parti üyeleri hakkında bu eylemlerden dolayı yurdun çeşitli yerlerinde kamu davaları açılmış bulunması veya SPK’nın değişik 102’nci maddesinin 2 ve 3’üncü fıkraları gereğince o siyasi partinin bu tür eylemlerden dolayı en azından birkaç defa (devlet yardımından yoksun bırakılma) yaptırıma maruz kalması, yoğunluğun saptanmasında bir ölçü olarak kabul edilmelidir.” AYM., T. 30.07.2008, E. 2008/1, K. 2008/2, https://www.anayasa.gov.tr/tr/kararlar-bilgi-bankasi/, (Erişim: 04.05.2021). 31 “Kararlılık” unsuru Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında şu şekilde açıklanmıştır: “…yoğunlaşma durumundakine benzer şekilde, parti organlarının, ara sıra meydana gelen, tek tük ve arızi eylemlerine bakarak o partinin yasak eylemlerin odağı hâline geldiğine karar verilemez. Keza, bu fiillerin kararlılık içinde işlenmiş sayılabilmesi için, bu ihlallerin nispeten kısa bir zaman dilimi içinde değil, kamuoyunda da bu yönde kanaat hasıl edecek şekilde uzun süre devam etmiş olması da gerekir.” AYM., T. 22.06.2001, E. 1992/2, K. 2001/2, R.G.: 05.01.2002-24631, (Erişim: 04.05.2021). 32 Anayasa Mahkemesi parti üyeleri tarafından işlenen eylemlerin parti organlarınca benimsendiğinin kabulü için gerekli olan unsurları bir kararında şu şekilde açıklamaktadır: “Bu demektir ki, birden çok sayıda partilinin yasak eylemleri yoğun bir şekilde işlemiş olmaları onlar hakkında birtakım müeyyidelerin uygulanmasını gerektirebilirse de bu eylemler parti organlarınca benimsenmedikleri sürece partinin o eylemlerin odağı hâline geldiğinden söz edilemez. Ayrıca, dikkat edilmesi gereken bir nokta da sadece ismen belirtilen parti organlarının bu eylemleri “benimsemesi” veya onaylamasının partiyi ilzam edecek olmasıdır. Yani, partinin bu organlar dışındaki merci, makam ve kurulları ile varsa yan örgütlerinin tutumu odak olma hâli açısından nazara alınmayacaktır.” AYM., T. 22.06.2001, E. 1992/2, K. 2001/2, R.G.: 05.01.2002-24631, (Erişim: 04.05.2021).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1