Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

98 6L\aVL 3aUWLOHU +akkÕnda 8\JXOanan 'HYOHW <aUdÕPÕndan <RkVXn BÕUakPa <aSWÕUÕPÕnÕn aynı olamayacağından hatta aynı partiye ilişkin farklı tarihlerde açılmış kapatma davalarında dahi dava konusu fiillerin aynı ağırlıkta olduğundan bahsetmeye imkân bulunmadığından uygulanacak Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakma cezasının, kanun ile sadece son yıl ile sınırlandırılmış olması, ağırlık derecesi ne olursa olsun verilecek ceza için Yüksek Mahkemeye tek bir seçenek (son yıl yapılan Devlet yardımı) tanıdığından ceza hukukunun evrensel ilkelerinden olan suç ve cezaların orantılılığı36 ve cezaların çerçevesinde’ ibaresi kullanılmak suretiyle yasa koyucuya verilen takdir yetkisinin sınırları çizilmiştir. 2820 sayılı Yasa’nın 101. maddesine 4748 sayılı Yasayla eklenen fıkrada ise, ilgili siyasi partilerin almakta olduğu son yıllık Devlet yardımı miktarının ‘yarısından az olmamak kaydıyla’ ibaresi kullanılmak suretiyle, Anayasa Mahkemesi’ne Anayasa ile verilen yaptırım uygulama yetkisi sınırlandırılmıştır. Bu kuralın uygulanması hâlinde Anayasa Mahkemesi, Devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakma yaptırımı ile ilgili kararını, yardım miktarının yarısından az olmamak kaydıyla, sınırlı olarak kullanabilecektir. Açıklanan nedenlerle, 2820 sayılı Yasa’nın 101. maddesine 4748 sayılı Yasa’yla eklenen fıkrada yer alan ‘...yarısından az olmamak kaydıyla...’ ibaresi Anayasa’nın 69. maddesine aykırıdır. İptali gerekir.” yönünde hüküm tesis etmiştir. AYM., T. 16.7.2003, E. 2002/104, K. 2003/72, https://www.anayasa.gov.tr/tr/kararlar-bilgi-bankasi/, (Erişim: 15.05.2021). Her ne kadar bu karar ile mahrum bırakılacak Devlet yardımının “…son yıllık Devlet yardımı…” ile sınırlandırılması hususu hükme bağlanmamış, bir başka ifade ile bu ibarenin iptali talep edilmemiş olsa da “...yarısından az olmamak kaydıyla...” ibaresinin iptal gerekçelerine benzer gerekçelerle bu hükmün de Anayasa Mahkemesi’ne Anayasa ile verilen yaptırım uygulama yetkisini sınırlandırıldığını, dolayısıyla Anayasaya aykırı olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca SPK’nın 101’inci maddesinde yer alan “…son yıllık Devlet yardımı…” ile sınırlandırmanın, 102’nci maddede daha hafif fiiller için öngörülen Devlet yardımından kısmen veya tamamen mahrum bırakma cezasının uygulanmasında öngörülmemiş olması hukuki isabetten yoksun, tutarsız ve çelişkilidir. 36 Kanun koyucunun yaptırıma konu eylemleri ve bu eylemler karşılığında uygulanacak yaptırımları belirlemesi anayasal sınırlar içerisinde takdir yetkisi kapsamındadır. Kanun koyucu bu yetkisini kullanırken suç ve yaptırım arasındaki adil dengenin korunmasını da dikkate almak zorundadır. Yaptırımların yerine getirilmesine ilişkin düzenlemelerde kuralların cezaların etkinliğini ve caydırıcılığını sağlama amacına uygun olarak adil ve orantılı olması gerekir. Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil dengenin kurulabilmesi için bunun ölçülülük ilkesine uygun olması gerekir. Bu ilkenin alt ilkelerinden olan elverişlilik ilkesi öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, zorunluluk ilkesi öngörülen yaptırımın ulaşılmak istenen amaç bakımından zorunlu olmasını ve orantılılık ilkesi ise öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken orantıyı ifade etmektedir. Bkz. AYM., T. 14.3.2019, E. 2019/16, K. 2019/15, https://www.anayasa.gov.tr/tr/kararlar-bilgi-bankasi/, (Erişim: 14.05.2021). Ceza, sonucunu oluşturduğu hukuki nedenle yani suç fiiliyle orantılı olmalıdır. Cezaların suçun ağırlığı ve kusurun derecesi ile orantılı olması çağdaş ceza hukukunun gereğidir. Devletin ceza verme yetkisinin vicdani ve mantıki sınırını oluşturan ve kaynağını kefaret düşüncesinden alan bu ilke, ceza adaletinin ortaya

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1