Türkiye Barolar Birliği Dergisi 157.Sayı

105 7BB 'HUJLVL øOKaPL g=7h5. $ULI (PUH 6h0(5 Aldıkları oy oranına göre farklı miktarda Devlet yardımı alan siyasi partilerin aynı fiil sebebiyle haklarında Devlet yardımından -bilhassa Devlet yardımının tamamından- yoksun bırakma yaptırımının uygulanması ihtimalinde yine eşitsiz bir durum ortaya çıkacaktır. Örneğin, son yılda 3 Milyon Türk Lirası Devlet yardımı alan siyasi parti ile 20 Milyon Türk Lirası Devlet yardımı alan siyasi partinin aynı fiili işlemesi durumunda aldıkları Devlet yardımından tamamen mahrum bırakma yaptırımının her iki partiye de uygulanması hâlinde aynı fiil için farklı tutarlarda ceza tatbiki gibi eşitlik, orantılılık ve adalet ilkelerine aykırı bir sonuç doğacaktır. Aynı aykırılık, Devlet yardımından kısmen (örneğin yarısından) mahrum bırakma durumunda da söz konusu olacaktır. Ayrıca Devlet yardımından mahrum bırakma yaptırımının, bu yaptırıma konu fiilin işlendiği tarih itibarıyla ceza tutarının kesin olarak belli olmaması nedeniyle de kanunilik ilkesine uygunluğu tartışmaya açıktır.45 45 Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin somutlaştırıldığı uluslararası sözleşmelerde de yer almaktadır. Bu ilke Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Kanunsuz ceza olmaz” kenar başlıklı 7’nci maddesinin birinci paragrafında “Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz. Aynı biçimde, suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.” şeklinde; Medenî ve Siyasî Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 15’inci maddesinin birinci paragrafında ise “Hiç kimse, işlendiği zamanda ulusal ya da uluslararası hukuk bakımından suç sayılmayan bir fiil ya da ihmal yüzünden suçlu sayılamaz. Suç sayılan bir fiile, işlendiği zaman yürürlükte olan bir cezadan daha ağır ceza verilemez. Fiilin işlenmesinden sonra yasalarda bu fiile karşılık daha hafif bir ceza öngörülecek olursa, fiili işleyene bu ikinci ceza uygulanır.” biçiminde düzenlenmiştir. Hukuki belirliliğin ve hukuk güvenliğinin gereği olarak Anayasa’nın 38’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez” hükmü getirilmiştir. Devlet yardımından mahrum bırakma yaptırımı uygulanırken, ilgili siyasî partinin almakta olduğu son yıllık Devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına ya da yardımın tamamı ödenmişse aynı miktarın Hazineye iadesine karar verileceğinden, parti kapatmaya konu fiilin işlendiği tarih ile hükmün verildiği tarih arasında, davanın açılma ve muhakeme süreci nedeniyle geçen sürede yaptırım konusu tutar değişebilecektir. Bu durum, cezanın açık ve kesin belirlenmemiş olması nedeniyle temel hak ve özgürlüklere müdahale oluşturacağından kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edecektir. Bu bağlamda, anayasa ve kanunda suç olarak tanımlanan yani parti kapatmaya sebep olarak gösterilen fiillerin karşılığı olarak öngörülen ceza/yaptırım (Devlet yardımından kısmen ya da tamamen mahrum bırakılma) yargılama usulü kurallarının uygulanmasından ve yargılama sürecinin uzunluğundan hatta kapatma davasının açılma tarihinden etkilenmekte ve değişmekte-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1